Examples of using
The administration is opposed to these new taxes.
Yönetim bu yeni vergilere karşı.
Jane opposed our decision.
Jane bizim kararımıza karşı çıktı.
Tom is opposed to the plan.
Tom plana karşı çıkıyor.
Tom opposed the plan.
Tom plana karşı çıktı.
I'm sorry, but I am opposed to this project.
Üzgünüm ama ben bu projeye karşıyım.
President Roosevelt opposed the decision.
Başkan Roosevelt karara karşı çıktı.
John Kerry opposed this idea.
John Kerry, bu fikre karşı çıktı.
Many senators opposed it.
Birçok senatör ona karşı çıktı.
Hoover opposed the plan.
Hoover, plana karşı çıktı.
Lincoln opposed slavery.
Lincoln köleliğe karşı çıktı.
No one opposed the choice.
Hiç kimse seçime karşı çıkmadı.
Many Americans opposed the treaty.
Birçok Amerikalı anlaşmaya karşı çıktı.
Both men opposed the war in Vietnam.
Her iki adam Vietnam'da savaşa karşı çıktı.
Both parties opposed war.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
He condemned those who opposed his policies.
Onun politikalarına karşı olanları mahkum etti.
They opposed any further spread of slavery.
Köleliğin daha fazla yayılmasına karşı çıktılar.
Mary opposed her son's decision to get married.
Mary oğlunun evlenme kararına karşı çıktı.
He's opposed to racial discrimination.
O ırksal ayrımcılığa karşıdır.
He's opposed to racial discrimination.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
He's opposed to racial discrimination.
O, ırksal ayrımcılığa karşı çıktı.