Translation meaning & definition of the word "oppose" into Turkish language

verb

1. Be against

• Express opposition to

• "We oppose the ban on abortion"

synonym:
• oppose

1. Karşı olmak

• Açıkça karşı çıkmak

• "Kürtaj yasağına karşıyız"

eşanlamlı:
• muhalefet etmek

2. Fight against or resist strongly

• "The senator said he would oppose the bill"

• "Don't fight it!"

synonym:
• fight
,
• oppose
,
• fight back
,
• fight down
,
• defend

2. Karşı savaşın veya şiddetle direnin

• "Sensör tasarıya karşı çıkacağını söyledi"

• "Savaşma onunla!"

eşanlamlı:
• kavga
,
• muhalefet etmek
,
• karşı koymak
,
• savaşmak
,
• savunmak

3. Contrast with equal weight or force

synonym:
• oppose
,
• counterbalance

3. Eşit ağırlık veya kuvvet ile kontrast

eşanlamlı:
• muhalefet etmek
,
• dengeleme

4. Set into opposition or rivalry

• "Let them match their best athletes against ours"

• "Pit a chess player against the russian champion"

• "He plays his two children off against each other"

synonym:
• pit
,
• oppose
,
• match
,
• play off

4. Muhalefet veya rekabete girmek

• "Bizimkine karşı en iyi sporcularıyla eşleşsinler"

• "Bir satranç oyuncusunu rusya şampiyonuna karşı çukurlayın"

• "İki çocuğunu birbirine karşı oynuyor"

eşanlamlı:
• çukur
,
• muhalefet etmek
,
• eşleşme
,
• rövanş oynamak

5. Act against or in opposition to

• "She reacts negatively to everything i say"

synonym:
• react
,
• oppose

5. Karşı veya karşı hareket etmek

• "Söylediğim her şeye olumsuz tepki veriyor"

eşanlamlı:
• tepki vermek
,
• muhalefet etmek

6. Be resistant to

• "The board opposed his motion"

synonym:
• oppose
,
• controvert
,
• contradict

6. Dayanıklı olmak

• "Kuruluş onun önergesine karşı çıktı"

eşanlamlı:
• muhalefet etmek
,
• karşı gelmek
,
• çelişmek

Examples of using

I think Tom doesn't have the courage to oppose Mary.

Sanırım Tom'un Mary'ye karşı çıkma cesareti yok.

Douglas did not oppose slavery.

Douglas, köleliğe karşı koymadı.

They oppose the plan to raise taxes.

Onlar vergi yükseltme planına karşılar.

Does anyone oppose the new plan?

Yeni plana karşı çıkan başkaları var mı?

Don't oppose him.

Ona karşı gelmeyin.

At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.

Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.

I oppose it.

Ben ona karşıyım.

We oppose the government on this matter.

Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.

I have to oppose this idea.

Ben bu fikre karşı çıkmalıyım.

You have no right to oppose our plan.

Planımıza karşı çıkmaya hakkın yok.