Examples of using
You'll have plenty of opportunity to explain yourself.
Kendini açıklamak için bol fırsatın olacak.
We might never have this opportunity again.
Bu fırsata yeniden sahip olamayabiliriz.
We deserve this opportunity, Tom.
Bu fırsatı hak ediyoruz, Tom.
I'm really glad we had this opportunity to talk.
Konuşmak için bu fırsata sahip olduğumuza gerçekten memnun oldum.
You should think of this as an opportunity.
Bunu bir fırsat olarak düşünmelisin.
Now you have an opportunity to do it.
Artık onu yapmak için bir fırsatın var.
I saw an opportunity.
Bir fırsat gördüm.
Tom won't get the opportunity.
Tom fırsatı yakalamayacak.
You should take advantage of this opportunity.
Bu fırsattan yararlanmalısın.
Tom should take advantage of this opportunity.
Tom bu fırsattan yararlanmalı.
Tom missed the opportunity to go to Boston with Mary.
Tom Mary ile Boston'a gitme fırsatını kaçırdı.
America is the land of opportunity.
Amerika fırsatlar ülkesidir.
I never miss the opportunity to eat Italian food.
İtalyan yemeği yeme fırsatını asla kaçırmam.
Tom missed the opportunity for a promotion.
Tom terfi fırsatını kaçırdı.
I want to take advantage of the opportunity to speak to the governor.
Ben vali ile konuşma fırsatından yararlanmak istiyorum.
She took full advantage of the opportunity.
Fırsattan tam olarak faydalandı.
He made the most of his opportunity.
O fırsatlarının çoğunu kendi yarattı.
He took advantage of the opportunity to visit the museum.
O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.
He made the best of the opportunity.
O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
He made good use of the opportunity.
O, fırsatı iyi kullandı.
