Translation meaning & definition of the word "opening" into Turkish language
Türk diline "açılış" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Opening
[Açış]noun
1. An open or empty space in or between things
- "There was a small opening between the trees"
- "The explosion made a gap in the wall"
- synonym:
- opening ,
- gap
1. Şeylerin içinde veya arasında açık veya boş bir alan
- "Ağaçların arasında küçük bir açıklık vardı"
- "Patlama duvarda bir boşluk bıraktı"
- eşanlamlı:
- açılış ,
- boşluk
2. A ceremony accompanying the start of some enterprise
- synonym:
- opening
2. Bazı girişimlerin başlangıcına eşlik eden bir tören
- eşanlamlı:
- açılış
3. Becoming open or being made open
- "The opening of his arms was the sign i was waiting for"
- synonym:
- opening
3. Açık olmak ya da açık olmak
- "Kollarının açılması beklediğim işaretti"
- eşanlamlı:
- açılış
4. The first performance (as of a theatrical production)
- "The opening received good critical reviews"
- synonym:
- opening ,
- opening night ,
- curtain raising
4. İlk performans (tiyatral bir yapım olarak)
- "Açılış iyi eleştirel eleştiriler aldı"
- eşanlamlı:
- açılış ,
- açılış gecesi ,
- perde yükseltme
5. The act of opening something
- "The ray of light revealed his cautious opening of the door"
- synonym:
- opening
5. Bir şey açma eylemi
- "Işık ışını kapının temkinli açılmasını ortaya çıkardı"
- eşanlamlı:
- açılış
6. Opportunity especially for employment or promotion
- "There is an opening in the sales department"
- synonym:
- opening
6. Özellikle istihdam veya terfi için fırsat
- "Satış departmanında bir açılış var"
- eşanlamlı:
- açılış
7. The initial part of the introduction
- "The opening established the basic theme"
- synonym:
- opening
7. Girişin ilk kısmı
- "Açılış temel temayı oluşturdu"
- eşanlamlı:
- açılış
8. A possible alternative
- "Bankruptcy is always a possibility"
- synonym:
- possibility ,
- possible action ,
- opening
8. Olası bir alternatif
- "İflas her zaman bir olasılıktır"
- eşanlamlı:
- olasılık ,
- olası eylem ,
- açılış
9. An aperture or hole that opens into a bodily cavity
- "The orifice into the aorta from the lower left chamber of the heart"
- synonym:
- orifice ,
- opening ,
- porta
9. Bedensel bir boşluğa açılan bir diyafram veya delik
- "Kalbin sol alt odasından aort içine delik"
- eşanlamlı:
- delik ,
- açılış ,
- porta
10. A vacant or unobstructed space that is man-made
- "They left a small opening for the cat at the bottom of the door"
- synonym:
- opening
10. İnsan yapımı boş veya engelsiz bir alan
- "Kapının dibinde kedi için küçük bir açıklık bıraktılar"
- eşanlamlı:
- açılış
11. An entrance equipped with a hatch
- Especially a passageway between decks of a ship
- synonym:
- hatchway ,
- opening ,
- scuttle
11. Kapaklı bir giriş
- Özellikle bir geminin güverteleri arasındaki bir geçit
- eşanlamlı:
- kapak ,
- açılış ,
- sıvışma
12. A recognized sequence of moves at the beginning of a game of chess
- "He memorized all the important chess openings"
- synonym:
- opening ,
- chess opening
12. Bir satranç oyununun başlangıcında tanınmış bir hamle dizisi
- "Tüm önemli satranç açılışlarını ezberledi"
- eşanlamlı:
- açılış ,
- satranç açılışları
13. The first of a series of actions
- synonym:
- first step ,
- initiative ,
- opening move ,
- opening
13. Bir dizi eylemin ilki
- eşanlamlı:
- ilk adım ,
- girişim ,
- açılış hamlesi ,
- açılış
adjective
1. First or beginning
- "The memorable opening bars of beethoven's fifth"
- "The play's opening scene"
- synonym:
- opening
1. İlk veya başlangıç
- "Beethoven'ın beşinci'sinin unutulmaz açılış çubukları"
- "Oyun açılış sahnesi"
- eşanlamlı:
- açılış