Translation meaning & definition of the word "on" into Turkish language
Türk diline "açık" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
On
[Açık]/ɑn/
adjective
1. In operation or operational
- "Left the oven on"
- "The switch is in the on position"
- synonym:
- on
1. Operasyonda veya operasyonel
- "Fırını açık bırak"
- "Anahtar açık konumda"
- eşanlamlı:
- açık
2. (of events) planned or scheduled
- "The picnic is on, rain or shine"
- "We have nothing on for friday night"
- synonym:
- on
2. (etkinlikler) planlanmış veya planlanmış
- "Piknik açık, yağmur veya parlaklık"
- "Cuma gecesi için hiçbir şeyimiz yok"
- eşanlamlı:
- açık
adverb
1. With a forward motion
- "We drove along admiring the view"
- "The horse trotted along at a steady pace"
- "The circus traveled on to the next city"
- "Move along"
- "March on"
- synonym:
- along ,
- on
1. Bir ileri hareketle
- "Görüntüye hayran kaldık"
- "At sabit bir tempoda ilerledi"
- "Sirk bir sonraki şehre gitti"
- "Hareket et" derken"
- "Marş" demek"
- eşanlamlı:
- boyunca ,
- açık
2. Indicates continuity or persistence or concentration
- "His spirit lives on"
- "Shall i read on?"
- synonym:
- on
2. Sürekliliği veya kalıcılığı veya konsantrasyonu gösterir
- "Ruh yaşamaya devam ediyor"
- "Okuyacak mıyım?"
- eşanlamlı:
- açık
3. In a state required for something to function or be effective
- "Turn the lights on"
- "Get a load on"
- synonym:
- on
3. Bir şeyin çalışması veya etkili olması için gereken bir durumda
- "Işıkları aç" deyin"
- "Yük olmak"
- eşanlamlı:
- açık
Examples of using
I met her on a certain winter day.
Herhangi bir kış gününde ona rastladım.
He was arrested on the charge of burglary.
Hırsızlık suçundan tutuklandı.
I am going on a picnic tomorrow.
Yarın pikniğe gidiyorum.