Translation meaning & definition of the word "older" into Turkish language
Türk diline "yaşlı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Older
[Daha yaşlı]/oʊldər/
adjective
1. Advanced in years
- (`aged' is pronounced as two syllables)
- "Aged members of the society"
- "Elderly residents could remember the construction of the first skyscraper"
- "Senior citizen"
- synonym:
- aged ,
- elderly ,
- older ,
- senior
1. Yıllar içinde gelişti
- (`maged' iki hece olarak telaffuz edilir)
- "Toplumun yaşlı üyeleri"
- "Yaşlı sakinleri ilk gökdelenin inşasını hatırlayabiliyordu"
- "Kıdemli vatandaş"
- eşanlamlı:
- yaşlı ,
- kıdemli
2. Used of the older of two persons of the same name especially used to distinguish a father from his son
- "Bill adams, sr."
- synonym:
- elder ,
- older ,
- sr.
2. Aynı adı taşıyan iki kişiden büyük olanı, özellikle bir babayı oğlundan ayırmak için kullanılır
- "Bill adams, sr."
- eşanlamlı:
- kıdemli ,
- yaşlı ,
- sr.
3. Skilled through long experience
- "An old offender"
- "The older soldiers"
- synonym:
- old ,
- older
3. Uzun deneyim ile yetenekli
- "Eski bir suçlu"
- "Yaşlı askerler"
- eşanlamlı:
- eski ,
- yaşlı
Examples of using
Tom can't be much older than I am.
Tom benden çok daha yaşlı olamaz.
Tom became wiser as he grew older.
Tom büyüdükçe daha akıllı oldu.
You like older women, don't you?
Daha yaşlı kadınları seviyorsun, değil mi?