Translation meaning & definition of the word "odd" into Turkish language
Türk diline "odd" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Odd
[Garip]/ɑd/
adjective
1. Not divisible by two
- synonym:
- odd ,
- uneven
1. İki ile bölünmez
- eşanlamlı:
- garip ,
- eşitsiz
2. Not easily explained
- "It is odd that his name is never mentioned"
- synonym:
- odd
2. Kolay açıklanmaz
- "Adından hiç bahsedilmemesi garip"
- eşanlamlı:
- garip
3. An indefinite quantity more than that specified
- "Invited 30-odd guests"
- synonym:
- odd
3. Belirtilenden daha fazla belirsiz bir miktar
- "30 davetli misafir"
- eşanlamlı:
- garip
4. Beyond or deviating from the usual or expected
- "A curious hybrid accent"
- "Her speech has a funny twang"
- "They have some funny ideas about war"
- "Had an odd name"
- "The peculiar aromatic odor of cloves"
- "Something definitely queer about this town"
- "What a rum fellow"
- "Singular behavior"
- synonym:
- curious ,
- funny ,
- odd ,
- peculiar ,
- queer ,
- rum ,
- rummy ,
- singular
4. Olağan veya beklenenden öteye veya sapmaya
- "Meraklı bir melez aksan"
- "Konuşmasının komik bir dallaması var"
- "Savaş hakkında komik fikirleri var"
- "Tuhaf bir adı vardı"
- "Karanfillerin tuhaf aromatik kokusu"
- "Bu kasaba hakkında kesinlikle tuhaf bir şey"
- "Ne rom adam"
- "Tekil davranış"
- eşanlamlı:
- meraklı ,
- komik ,
- garip ,
- özel ,
- eşcinsel ,
- rom ,
- remi ,
- kişisel
5. Of the remaining member of a pair, of socks e.g.
- synonym:
- odd ,
- unmatched ,
- unmated ,
- unpaired
5. Bir çiftin kalan üyesinden, çorap örn.
- eşanlamlı:
- garip ,
- emsalsiz ,
- eşsiz ,
- eşleşmemiş
6. Not used up
- "Leftover meatloaf"
- "She had a little money left over so she went to a movie"
- "Some odd dollars left"
- "Saved the remaining sandwiches for supper"
- "Unexpended provisions"
- synonym:
- leftover ,
- left over(p) ,
- left(p) ,
- odd ,
- remaining ,
- unexpended
6. Tükenmemiş
- "Artık köfte"
- "Biraz parası kalmıştı, bu yüzden bir filme gitti"
- "Birkaç tuhaf dolar kaldı"
- "Geri kalan sandviçleri akşam yemeği için kaydettim"
- "Istenmeyen hükümler"
- eşanlamlı:
- kalan ,
- sol üst(p) ,
- sol(p) ,
- garip ,
- kullanılmamış
Examples of using
Do you mean you don't find that odd?
Onu acayip bulmadığını mı demek istiyorsun.
Didn't that seem odd?
Acayip kaçmadı mı?
It's odd.
Bu garip.