Examples of using
You can smell the ocean from here.
Buradan okyanusu koklayabilirsin.
Even though Tom grew up near the ocean, he never learned how to swim.
Tom okyanusa yakın büyümesine rağmen nasıl yüzeceğini öğrenmedi.
I'm swimming in the ocean.
Okyanusta yüzüyorum.
After their fins have been removed, the sharks are thrown back alive into the ocean.
Onların süzgeçleri kesildikten sonra köpek balıkları okyanusa canlı bir şekilde geri atıldı.
I haven't swum in the ocean since I left Florida.
Florida'yı terkettiğimden beri okyanusta yüzmedim.
I can smell the ocean.
Okyanusun kokusunu alabiliyorum.
She lives near the ocean, but she can't swim.
Okyanusun yanında yaşar ama yüzemez.
The ocean is dirty.
Okyanus kirli.
I don't like the ocean.
Okyanustan hoşlanmam.
A frog in a well doesn't know the ocean.
Kuyudaki bir kurbağa okyanusu bilmez.
A severe ocean storm hit the West Indies.
Şiddetli bir okyanus fırtınası Batı Hint adalarını vurdu.
The view of the ocean was wonderful.
Okyanusun manzarası harikaydı.
Sewage often pollutes the ocean.
Kanalizasyon çoğunlukla okyanusu kirletir.
My house is by the ocean.
Evim okyanusun yanında.
Tom sailed across the ocean in five days.
Tom beş günde okyanusu geçti.
Large areas of the ocean are polluted.
Okyanusun büyük alanları kirletildi.
Tom drowned in the ocean.
Tom okyanusta boğuldu.
There is sand at the bottom of the ocean.
Okyanusun dibinde kum vardır.
I would swim through the ocean just to see your smile again.
Sırf gülümsemeni tekrar görmek için okyanusu boydan boya yüzerdim.
I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again.
Kendimi okyanusun derinliklerine batırmak istiyorum, ki orada gözden kaybolup bir daha asla görünmeyeyim.
