Translation meaning & definition of the word "obtuse" into Turkish language
Türk diline "obtuse" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Obtuse
[Duygusuz]/ɑbtus/
adjective
1. Of an angle
- Between 90 and 180 degrees
- synonym:
- obtuse
1. Bir açı
- 90 ila 180 derece arasında
- eşanlamlı:
- duygusuz
2. (of a leaf shape) rounded at the apex
- synonym:
- obtuse
2. (yaprak şeklinde) apeks yuvarlak
- eşanlamlı:
- duygusuz
3. Lacking in insight or discernment
- "Too obtuse to grasp the implications of his behavior"
- "A purblind oligarchy that flatly refused to see that history was condemning it to the dustbin"- jasper griffin
- synonym:
- obtuse ,
- purblind
3. İçgörü veya ayırt etme eksikliği
- "Davranışlarının etkilerini kavramak çok zor"
- "Tarihin onu çöp kutusuna kınadığını görmeyi kesinlikle reddeden saf bir oligarşi" - jasper griffin
- eşanlamlı:
- duygusuz ,
- mankafa
4. Slow to learn or understand
- Lacking intellectual acuity
- "So dense he never understands anything i say to him"
- "Never met anyone quite so dim"
- "Although dull at classical learning, at mathematics he was uncommonly quick"- thackeray
- "Dumb officials make some really dumb decisions"
- "He was either normally stupid or being deliberately obtuse"
- "Worked with the slow students"
- synonym:
- dense ,
- dim ,
- dull ,
- dumb ,
- obtuse ,
- slow
4. Öğrenmek veya anlamak için yavaş
- Entelektüel keskinlik eksikliği
- "O kadar yoğun ki ona söylediğim hiçbir şeyi anlamıyor"
- "Hiç bu kadar sönük biriyle tanışmadım"
- "Klasik öğrenmede sıkıcı olmasına rağmen, matematikte o nadiren hızlıydı"- thackeray
- "Aptal yetkililer gerçekten aptalca kararlar veriyor"
- "Ya normalde aptaldı ya da kasten obtuse"
- "Yavaş öğrencilerle çalıştı"
- eşanlamlı:
- yoğun ,
- sönük ,
- sıkıcı ,
- aptal ,
- duygusuz ,
- yavaş