Translation meaning & definition of the word "obliged" into Turkish language

adjective

1. Under a moral obligation to do something

synonym:
• duty-bound(p)
,
• obliged(p)

1. Bir şeyler yapmak için ahlaki bir zorunluluk altında

eşanlamlı:
• görev bağlı(p)
,
• yükümlü(p)

Examples of using

Kate was obliged to read the book.

Kate kitap okumaya zorlandı.

The government was obliged to make changes in its foreign policy.

Hükümet, dış politikasında değişiklikler yapmak zorunda kaldı.

Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.

Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.

The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka.

Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.

She was obliged to give up the plan.

Plandan vazgeçmek zorunda kaldı.

She was obliged to marry the old man.

Yaşlı adamla evlenmek zorunda bırakıldı.

I was obliged to go out yesterday.

Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.

To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.

Ne yazık ki, oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.

I am much obliged to you for your kindness.

Ben nezaketin için sana çok minnettarım.

We were obliged to give up our plan.

Planımızdan vazgeçmek zorunda kaldık.