Translation meaning & definition of the word "objective" into Turkish language
Türk diline "nesnel" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Objective
[Objektif]noun
1. The goal intended to be attained (and which is believed to be attainable)
- "The sole object of her trip was to see her children"
- synonym:
- aim ,
- object ,
- objective ,
- target
1. Ulaşılması amaçlanan (ve ulaşılabilir olduğuna inanılan) hedef
- "Yolculuğunun tek amacı çocuklarını görmekti"
- eşanlamlı:
- hedef ,
- şey ,
- objektif
2. The lens or system of lenses in a telescope or microscope that is nearest the object being viewed
- synonym:
- objective ,
- objective lens ,
- object lens ,
- object glass
2. Görüntülenen nesneye en yakın olan teleskop veya mikroskoptaki mercek veya mercek sistemi
- eşanlamlı:
- objektif ,
- objektif lens ,
- objektif camı ,
- nesne camı
adjective
1. Undistorted by emotion or personal bias
- Based on observable phenomena
- "An objective appraisal"
- "Objective evidence"
- synonym:
- objective ,
- nonsubjective
1. Duygu veya kişisel önyargı ile bozulmamış
- Gözlemlenebilir fenomenlere dayanır
- "Nesnel bir değerlendirme"
- "Nesnel kanıt"
- eşanlamlı:
- objektif ,
- nesnel olmayan
2. Serving as or indicating the object of a verb or of certain prepositions and used for certain other purposes
- "Objective case"
- "Accusative endings"
- synonym:
- objective ,
- accusative
2. Bir fiilin veya belirli edatların nesnesi olarak veya belirterek ve belirli başka amaçlar için kullanılır
- "Nesnel durum"
- "Suçlu sonlar"
- eşanlamlı:
- objektif ,
- akuzatif
3. Emphasizing or expressing things as perceived without distortion of personal feelings, insertion of fictional matter, or interpretation
- "Objective art"
- synonym:
- objective ,
- documentary
3. Kişisel duyguların çarpıtılması, kurgusal maddenin yerleştirilmesi veya yorumlanması olmadan algılanan şeyleri vurgulamak veya ifade etmek
- "Nesnel sanat"
- eşanlamlı:
- objektif ,
- belgesel
4. Belonging to immediate experience of actual things or events
- "Objective benefits"
- "An objective example"
- "There is no objective evidence of anything of the kind"
- synonym:
- objective
4. Gerçek şeylerin veya olayların anında deneyimine ait olmak
- "Nesnel faydalar"
- "Nesnel bir örnek"
- "Böyle bir şeyin nesnel bir kanıtı yok"
- eşanlamlı:
- objektif