Translation meaning & definition of the word "nurture" into Turkish language
Türk diline "yemek" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Nurture
[Yetiştirmek]/nərʧər/
noun
1. The properties acquired as a consequence of the way you were treated as a child
- synonym:
- raising ,
- rearing ,
- nurture
1. Çocukken tedavi edilme şeklinizin bir sonucu olarak edinilen özellikler
- eşanlamlı:
- yükselen ,
- yetiştirme ,
- yetiştirmek
2. Helping someone grow up to be an accepted member of the community
- "They debated whether nature or nurture was more important"
- synonym:
- breeding ,
- bringing up ,
- fostering ,
- fosterage ,
- nurture ,
- raising ,
- rearing ,
- upbringing
2. Birinin topluluğun kabul edilen bir üyesi olmak için büyümesine yardımcı olmak
- "Doğanın mı yoksa beslenmenin mi daha önemli olduğunu tartıştılar"
- eşanlamlı:
- üreme ,
- büyütme ,
- teşvik eden ,
- evlatlık ,
- yetiştirmek ,
- yükselen ,
- yetiştirme
verb
1. Help develop, help grow
- "Nurture his talents"
- synonym:
- foster ,
- nurture
1. Gelişmeye yardım, büyümeye yardım
- "Yeteneklerini besle"
- eşanlamlı:
- büyütmek ,
- yetiştirmek
2. Bring up
- "Raise a family"
- "Bring up children"
- synonym:
- rear ,
- raise ,
- bring up ,
- nurture ,
- parent
2. Kaldırmak
- "Bir aile yetiştirin"
- "Çocuk yetiştirmek"
- eşanlamlı:
- arka ,
- yükseltmek ,
- kaldırmak ,
- yetiştirmek ,
- ebeveyn
3. Provide with nourishment
- "We sustained ourselves on bread and water"
- "This kind of food is not nourishing for young children"
- synonym:
- nourish ,
- nurture ,
- sustain
3. Besin sağlamak
- "Kendimizi ekmek ve su ile besledik"
- "Bu tür yiyecekler küçük çocuklar için besleyici değildir"
- eşanlamlı:
- nourish ,
- yetiştirmek ,
- sürdürmek