Translation meaning & definition of the word "notebook" into Turkish language

noun

1. A book with blank pages for recording notes or memoranda

synonym:
• notebook

1. Notları veya hatıraları kaydetmek için boş sayfaları olan bir kitap

eşanlamlı:
• defter

2. A small compact portable computer

synonym:
• notebook
,
• notebook computer

2. Küçük, kompakt taşınabilir bilgisayar

eşanlamlı:
• defter
,
• dizüstü bilgisayar

Examples of using

Tom sat under a tree, sketching something in his notebook.

Tom defterinde bir şeyin taslağını yaparken bir ağacın altında oturdu.

Tom sat at the counter, typing on a notebook computer.

Tom bir dizüstü bilgisayarda yazı yazarken tezgahta oturdu.

Tom reached into his jacket and pulled out a small notebook.

Tom ceketine uzandı ve küçük bir defter çıkardı.

My notebook is pink.

Benim not defterim pembe.

Mary wrote something in Tom's notebook while he was away from his desk.

Tom masasında yokken Mary onun defterine bir şey yazdı.

Get your notebook.

Dizüstü bilgisayarını al.

Here is my pink notebook.

İşte benim pembe defterim.

My notebook is pink.

Defterim pembe.

My notebook is pink.

Benim defterim pembe.

This word has been in my notebook for a long time.

Bu kelime uzun zamandır not defterimde.

Pass me that notebook.

Bana o defteri uzat.

In her notebook, she drew a copy of the picture that was in the book.

O, defterinde kitaptaki bir resmin kopyesini çizmişti.

I got my notebook stolen.

Ben dizüstü bilgisayarımı çaldırdım.

Tom fanned himself with his notebook.

Tom, dizüstü bilgisayarı ile kendini yelledi.

Tom drew a happy face on the cover of his notebook.

Tom defterinin kapağına mutlu bir yüz çizdi.

Is this your notebook?

Bu senin bilgisayarın mı?

John Wilkes Booth carried a notebook.

John Wilkes Booth bir dizüstü bilgisayar taşıdı.

This is my notebook.

Bu benim defterim.

The old man saw my notebook and smiled at me.

Yaşlı adam dizüstü bilgisayarımı gördü ve bana gülümsedi.

She wrote down something in her notebook.

Defterine bir şey yazdı.