Examples of using
I can't stand noisy children.
Gürültü yapan çocuklara katlanamıyorum.
That street was very noisy.
Şu sokak çok gürültülüydü.
This place is really noisy.
Bu yer gerçekten gürültülü.
Why did I buy flowers? Is that what you just said? It's really noisy here so I couldn't hear you very well.
Çiçekleri niçin aldım? Az önce söylediğin bu mudur? Burası gerçekten gürültülü bu yüzden seni çok iyi duyamadım.
It's so noisy here I can't hear myself think.
Burası o kadar gürültülü ki kendi düşündüğümü duyamıyorum.
Tom couldn't sleep well last night because it was noisy outside his room.
Tom odasının dışında gürültü olduğu için iyi uyuyamadı.
Tom dislikes noisy cities.
Tom gürültülü şehirleri sevmiyor.
I told the children to be quiet, but they just kept on being noisy.
Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.
Some neighbors are very noisy.
Bazı komşular çok gürültülüdür.
The children are sleeping. Please don't be so noisy.
Çocuklar uyuyorlar. Lütfen çok gürültü yapmayın.
Commentators have variously described the sound of vuvuzelas as "annoying" and "satanic" and compared it with "a stampede of noisy elephants", "a deafening swarm of locusts", "a goat on the way to slaughter", "a giant hive full of very angry bees", and "a duck on speed".
Maç spikerleri vuvuzelaların seslerini "rahatsız edici" ve "şeytani" gibi çeşitli şekillerde tarif ettiler ve onu "gürültücü fillerin izdihamı", "sağır eden çekirge sürüsü", "katliam yolundaki bir keçi", "çok kızgın arılarla dolu büyük bir kovan" ve "hızlı ördek"'e benzettiler.
It's noisy next door.
Yan komşu gürültülü.
My mother told me not to be noisy.
Annem gürültücü olmamamı söyledi.
You must not be noisy.
Gürültü yapmamalısın.
The teacher scolded her class for being noisy.
Öğretmen, gürültücü olduğu için sınıfını hazırladı.
His music is too noisy.
Onun müziği çok gürültülü.
Japan is an extremely noisy country.
Japonya oldukça gürültülü bir ülkedir.
Suddenly, it became noisy.
Aniden gürültülü oldu.
I couldn't make myself heard in the noisy class.
Gürültülü sınıfta kendimi duyuramadım.
I don't like noisy music, such as rock.
Gürültülü müzik, rock gibi, sevmiyorum.