Translation meaning & definition of the word "noise" into Turkish language
Türk diline "gürültü" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Noise
[Gürültü]noun
1. Sound of any kind (especially unintelligible or dissonant sound)
- "He enjoyed the street noises"
- "They heard indistinct noises of people talking"
- "During the firework display that ended the gala the noise reached 98 decibels"
- synonym:
- noise
1. Her türlü ses (özellikle anlaşılmaz veya uyumsuz ses)
- "Sokak seslerinden zevk alıyordu"
- "İnsanların belirsiz seslerinin konuştuğunu duydular"
- "Galayı bitiren havai fişek gösterisi sırasında gürültü 98 desibele ulaştı"
- eşanlamlı:
- gürültü
2. The auditory experience of sound that lacks musical quality
- Sound that is a disagreeable auditory experience
- "Modern music is just noise to me"
- synonym:
- noise ,
- dissonance ,
- racket
2. Müzik kalitesinden yoksun işitsel ses deneyimi
- Hoş olmayan bir işitsel deneyim olan ses
- "Modern müzik benim için sadece gürültüdür"
- eşanlamlı:
- gürültü ,
- uyumsuzluk ,
- raket
3. Electrical or acoustic activity that can disturb communication
- synonym:
- noise ,
- interference ,
- disturbance
3. İletişimi bozabilecek elektriksel veya akustik aktivite
- eşanlamlı:
- gürültü ,
- karışma ,
- rahatsızlık
4. A loud outcry of protest or complaint
- "The announcement of the election recount caused a lot of noise"
- "Whatever it was he didn't like it and he was going to let them know by making as loud a noise as he could"
- synonym:
- noise
4. Yüksek sesle protesto veya şikayet çağrısı
- "Seçim anlatımının duyurulması çok gürültüye neden oldu"
- "Ne olursa olsun hoşuna gitmedi ve olabildiğince yüksek bir ses çıkararak onlara haber verecekti"
- eşanlamlı:
- gürültü
5. Incomprehensibility resulting from irrelevant information or meaningless facts or remarks
- "All the noise in his speech concealed the fact that he didn't have anything to say"
- synonym:
- noise
5. İlgisiz bilgilerden veya anlamsız gerçeklerden veya açıklamalardan kaynaklanan anlaşılmazlık
- "Konuşmasındaki tüm gürültü, söyleyecek bir şeyi olmadığı gerçeğini gizledi"
- eşanlamlı:
- gürültü
6. The quality of lacking any predictable order or plan
- synonym:
- randomness ,
- haphazardness ,
- stochasticity ,
- noise
6. Öngörülebilir bir düzen veya plandan yoksun olma kalitesi
- eşanlamlı:
- rastgelelik ,
- tesadüf ,
- stokastiklik ,
- gürültü
verb
1. Emit a noise
- synonym:
- make noise ,
- resound ,
- noise
1. Gürültü çıkarmak
- eşanlamlı:
- gürültü etmek ,
- yankılanmak ,
- gürültü