Translation meaning & definition of the word "no" into Turkish language
Türk diline "hayır" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
No
[Hayır]/noʊ/
noun
1. A negative
- "His no was loud and clear"
- synonym:
- no
1. Negatif
- "Hayır yüksek ve net"
- eşanlamlı:
- hayır
2. A radioactive transuranic element synthesized by bombarding curium with carbon ions
- 7 isotopes are known
- synonym:
- nobelium ,
- No ,
- atomic number 102
2. Curium'u karbon iyonlarıyla bombardıman ederek sentezlenen radyoaktif bir transuranik element
- 7 izotopu bilinmektedir
- eşanlamlı:
- nobelyum ,
- Hayır ,
- atom numarası 102
adjective
1. Quantifier
- Used with either mass nouns or plural count nouns for indicating a complete or almost complete lack or zero quantity of
- "We have no bananas"
- "No eggs left and no money to buy any"
- "Have you no decency?"
- "Did it with no help"
- "I'll get you there in no time"
- synonym:
- no(a)
1. Niceleyici
- Tam veya neredeyse tam bir eksikliği veya sıfır miktarını belirtmek için toplu isimler veya çoğul sayım adları ile kullanılır
- "Muzumuz yok"
- "Yumurta kalmadı ve satın alacak para da kalmadı"
- "Tavsiyen yok mu?"
- "Yardımsız yaptı"
- "Seni hemen oraya götüreceğim"
- eşanlamlı:
- no(a)
adverb
1. Referring to the degree to which a certain quality is present
- "He was no heavier than a child"
- synonym:
- no ,
- no more
1. Belirli bir kalitenin ne derece mevcut olduğuna atıfta bulunmak
- "Bir çocuktan daha ağır değildi"
- eşanlamlı:
- hayır ,
- artık
2. Not in any degree or manner
- Not at all
- "He is no better today"
- synonym:
- no
2. Hiçbir şekilde veya herhangi bir şekilde
- Hiç de değil
- "Bugün daha iyi değil"
- eşanlamlı:
- hayır
3. Used to express refusal or denial or disagreement etc or especially to emphasize a negative statement
- "No, you are wrong"
- synonym:
- no
3. Reddetme veya inkar veya anlaşmazlık vb. i̇fade etmek veya özellikle olumsuz bir ifadeyi vurgulamak için kullanılır
- "Hayır, yanılıyorsun"
- eşanlamlı:
- hayır
Examples of using
To tell the truth, I have no money with me now.
Gerçeği söylemek gerekirse, şu an yanımda hiç para yok.
Tom has no prior criminal record.
Tom'un eski suç kaydı yok.
I have no idea where he lives.
Onun nerede yaşadığı hakkında hiçbir fikrim yok.