Translation meaning & definition of the word "new" into Turkish language
Türk diline "yeni" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
New
[Yeni]adjective
1. Not of long duration
- Having just (or relatively recently) come into being or been made or acquired or discovered
- "A new law"
- "New cars"
- "A new comet"
- "A new friend"
- "A new year"
- "The new world"
- synonym:
- new
1. Uzun süreli değil
- Sadece (ya da nispeten yakın zamanda) ortaya çıkmış ya da yapılmış ya da edinilmiş ya da keşfedilmiş olması
- "Yeni bir yasa"
- "Yeni arabalar"
- "Yeni bir kuyruklu yıldız"
- "Yeni bir arkadaş"
- "Yeni bir yıl"
- "Yeni dünya"
- eşanlamlı:
- yeni
2. Original and of a kind not seen before
- "The computer produced a completely novel proof of a well-known theorem"
- synonym:
- fresh ,
- new ,
- novel
2. Orijinal ve daha önce görülmemiş bir tür
- "Bilgisayar, iyi bilinen bir teoremin tamamen yeni bir kanıtını üretti"
- eşanlamlı:
- taze ,
- yeni ,
- roman
3. Lacking training or experience
- "The new men were eager to fight"
- "Raw recruits"
- synonym:
- raw ,
- new
3. Eğitim veya deneyim eksikliği
- "Yeni adamlar savaşmaya hevesliydi"
- "Hammadde acemileri"
- eşanlamlı:
- çiğ ,
- yeni
4. Having no previous example or precedent or parallel
- "A time of unexampled prosperity"
- synonym:
- new ,
- unexampled
4. Daha önce örnek, emsal veya paralel olmayan
- "Görünmeyen refah zamanı"
- eşanlamlı:
- yeni ,
- misli görülmemiş
5. Other than the former one(s)
- Different
- "They now have a new leaders"
- "My new car is four years old but has only 15,000 miles on it"
- "Ready to take a new direction"
- synonym:
- new(a)
5. Eski bir(ler) dışında
- Farklı
- "Şimdi yeni bir liderleri var"
- "Yeni arabam dört yaşında ama üzerinde sadece 15.000 mil var"
- "Yeni bir yön almaya hazırız"
- eşanlamlı:
- yeni(a)
6. Unaffected by use or exposure
- "It looks like new"
- synonym:
- new
6. Kullanım veya maruziyetten etkilenmez
- "Yeni gibi görünüyor"
- eşanlamlı:
- yeni
7. (of a new kind or fashion) gratuitously new
- "Newfangled ideas"
- "She buys all these new-fangled machines and never uses them"
- synonym:
- newfangled ,
- new
7. (yeni bir tür veya moda) bedavaya yeni
- "Yeni çıkan fikirler"
- "Tüm bu yeni model makineleri satın alıyor ve asla kullanmıyor"
- eşanlamlı:
- yeni çıkmış ,
- yeni
8. In use after medieval times
- "New eqyptian was the language of the 18th to 21st dynasties"
- synonym:
- New
8. Ortaçağdan sonra kullanılır
- "Yeni eqyptian, 18. ila 21. hanedanların diliydi"
- eşanlamlı:
- Yeni
9. Used of a living language
- Being the current stage in its development
- "Modern english"
- "New hebrew is israeli hebrew"
- synonym:
- Modern ,
- New
9. Yaşayan bir dilden yararlanılır
- Gelişiminde mevcut aşama olmak
- "Modern i̇ngilizce"
- "Yeni i̇branice i̇srail i̇branicesidir"
- eşanlamlı:
- Modern ,
- Yeni
10. (of crops) harvested at an early stage of development
- Before complete maturity
- "New potatoes"
- "Young corn"
- synonym:
- new ,
- young
10. (ürünlerin) gelişimin erken bir aşamasında hasat edilir
- Olgunlaşmadan önce
- "Yeni patates"
- "Genç mısır"
- eşanlamlı:
- yeni ,
- genç
11. Unfamiliar
- "New experiences"
- "Experiences new to him"
- "Errors of someone new to the job"
- synonym:
- new
11. Tanıdık olmayan
- "Yeni deneyimler"
- "Onun için yeni deneyimler"
- "İşte yeni birinin hataları"
- eşanlamlı:
- yeni
adverb
1. Very recently
- "They are newly married"
- "Newly raised objections"
- "A newly arranged hairdo"
- "Grass new washed by the rain"
- "A freshly cleaned floor"
- "We are fresh out of tomatoes"
- synonym:
- newly ,
- freshly ,
- fresh ,
- new
1. Çok yakın zamanda
- "Yeni evliler işte"
- "Yeni ortaya atılan itirazlar"
- "Yeni düzenlenmiş bir saç modeli"
- "Yağmur tarafından yıkanmış çim yeni"
- "Yeni temizlenmiş bir zemin"
- "Domateslerden taze çıkarız"
- eşanlamlı:
- yeni ,
- taze