Translation meaning & definition of the word "nervous" into Turkish language
Türk diline "sinir" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Nervous
[Sinirli]/nərvəs/
adjective
1. Easily agitated
- "A nervous addict"
- "A nervous thoroughbred"
- synonym:
- nervous
1. Kolayca tedirgin
- "Sinir bağımlısı" demek"
- "Sinir bir safkan"
- eşanlamlı:
- sinirli
2. Causing or fraught with or showing anxiety
- "Spent an anxious night waiting for the test results"
- "Cast anxious glances behind her"
- "Those nervous moments before takeoff"
- "An unquiet mind"
- synonym:
- anxious ,
- nervous ,
- queasy ,
- uneasy ,
- unquiet
2. Kaygıya neden olmak veya bunlarla dolu olmak veya göstermek
- "Test sonuçlarını bekleyen endişeli bir gece geçirin"
- "Arkasında endişeli bakışlar"
- "Kalkıştan önceki o gergin anlar"
- "Sessiz bir zihin"
- eşanlamlı:
- endişeli ,
- sinirli ,
- kusturucu ,
- huzursuz ,
- sessiz
3. Of or relating to the nervous system
- "Nervous disease"
- "Neural disorder"
- synonym:
- nervous ,
- neural
3. Sinir sistemi ile ilgili veya
- "Sinir hastalığı"
- "Nöral bozukluk"
- eşanlamlı:
- sinirli ,
- sinirsel
4. Excited in anticipation
- synonym:
- aflutter ,
- nervous
4. Beklenti içinde heyecanlı
- eşanlamlı:
- çarpıntı ,
- sinirli
5. Unpredictably excitable (especially of horses)
- synonym:
- skittish ,
- flighty ,
- spooky ,
- nervous
5. Tahmin edilemez derecede heyecan verici (özellikle atlar için)
- eşanlamlı:
- azgın ,
- uçarı ,
- ürkütücü ,
- sinirli
Examples of using
Tom admitted he was nervous.
Tom sinirli olduğunu itiraf etti.
Maybe Tom just got nervous.
Belki Tom sadece sinirlendi.
Tom suddenly got incredibly nervous.
Tom birden inanılmaz şekilde sinirlendi.