Translation meaning & definition of the word "neat" into Turkish language
Türk diline "neat" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Neat
[Temiz]/nit/
adjective
1. Clean or organized
- "Her neat dress"
- "A neat room"
- synonym:
- neat ,
- orderly
1. Temiz veya düzenli
- "Onun temiz elbise"
- "Temiz bir oda"
- eşanlamlı:
- temiz ,
- düzenli
2. Showing care in execution
- "Neat homework"
- "Neat handwriting"
- synonym:
- neat
2. Uygulamada dikkat gösterilmesi
- "Ödev yok"
- "Doğru el yazısı"
- eşanlamlı:
- temiz
3. Free from what is tawdry or unbecoming
- "A neat style"
- "A neat set of rules"
- "She hated to have her neat plans upset"
- synonym:
- neat ,
- refined ,
- tasteful
3. Kurnaz veya gelmeyen şeylerden arınmış
- "Temiz bir stil"
- "Düzgün bir kurallar dizisi"
- "Temiz planlarını altüst etmekten nefret ediyordu"
- eşanlamlı:
- temiz ,
- rafine ,
- lezzetli
4. Free from clumsiness
- Precisely or deftly executed
- "He landed a clean left on his opponent's cheek"
- "A clean throw"
- "The neat exactness of the surgeon's knife"
- synonym:
- clean ,
- neat
4. Sakarlıktan arınmış
- Tam veya ustaca uygulanır
- "Rakibinin yanağına temiz bir sol indirdi"
- "Temiz atış" demek"
- "Cerrahın bıçağının düzgün doğruluğu"
- eşanlamlı:
- temiz
5. Very good
- "He did a bully job"
- "A neat sports car"
- "Had a great time at the party"
- "You look simply smashing"
- synonym:
- bang-up ,
- bully ,
- corking ,
- cracking ,
- dandy ,
- great ,
- groovy ,
- keen ,
- neat ,
- nifty ,
- not bad(p) ,
- peachy ,
- slap-up ,
- swell ,
- smashing
5. Çok iyi
- "Zorba işi yaptı"
- "Temiz bir spor araba"
- "Partide harika zaman geçirdim"
- "Sadece ezilmiş görünüyorsun"
- eşanlamlı:
- müthiş ,
- zorba ,
- mantarlama ,
- çatlama ,
- zarif ,
- harika ,
- hevesli ,
- temiz ,
- güzel ,
- fena değil(p) ,
- şeftali gibi ,
- mükemmel ,
- kabarmak ,
- ezici
6. Without water
- "Took his whiskey neat"
- synonym:
- neat ,
- straight ,
- full-strength
6. Su olmadan
- "Viskisini temiz aldı"
- eşanlamlı:
- temiz ,
- düz ,
- tam güç
Examples of using
Tom always keeps his room neat.
Tom her zaman odasını düzenli tutar.
That's pretty neat.
Bu oldukça zarif.
It's really neat.
Gerçekten düzenli.