Translation meaning & definition of the word "nature" into Turkish language

noun

1. The essential qualities or characteristics by which something is recognized

• "It is the nature of fire to burn"

• "The true nature of jealousy"

synonym:
• nature

1. Bir şeyin tanındığı temel nitelikler veya özellikler

• "Yanmak ateşin doğasıdır"

• "Kıskançlığın gerçek doğası"

eşanlamlı:
• doğa

2. A causal agent creating and controlling things in the universe

• "The laws of nature"

• "Nature has seen to it that men are stronger than women"

synonym:
• nature

2. Evrendeki şeyleri yaratan ve kontrol eden nedensel bir ajan

• "Doğanın kanunları"

• "Doğa, erkeklerin kadınlardan daha güçlü olduğunu gördü"

eşanlamlı:
• doğa

3. The natural physical world including plants and animals and landscapes etc.

• "They tried to preserve nature as they found it"

synonym:
• nature

3. Bitkiler ve hayvanlar ve manzaralar vb. dahil olmak üzere doğal fiziksel dünya.

• "Doğayı buldukları gibi korumaya çalıştılar"

eşanlamlı:
• doğa

4. The complex of emotional and intellectual attributes that determine a person's characteristic actions and reactions

• "It is his nature to help others"

synonym:
• nature

4. Bir kişinin karakteristik eylemlerini ve tepkilerini belirleyen duygusal ve entelektüel niteliklerin kompleksi

• "Başkalarına yardım etmek onun doğasıdır"

eşanlamlı:
• doğa

5. A particular type of thing

• "Problems of this type are very difficult to solve"

• "He's interested in trains and things of that nature"

• "Matters of a personal nature"

synonym:
• nature

5. Belirli bir şey

• "Bu tür sorunları çözmek çok zordur"

• "Trenlerle ve o tür şeylerle ilgileniyor"

• "Kişisel nitelikteki maddeler"

eşanlamlı:
• doğa

Examples of using

I want to be a nature photographer.

Bir doğa fotoğrafçısı olmak istiyorum.

The nature is very rich in Albania.

Arnavutluk'ta doğa çok zengindir.

It’s human nature.

İnsanın doğasında var.

Engineers try to take advantage of nature rather than try to understand it.

Mühendisler, tabiatı anlamaktan ziyade, onu kullanmaya çalışırlar.

I love nature.

Doğayı severim.

Ancient people lived close to nature.

Eski insanlar doğaya yakın yaşadı.

Does genetic engineering improve nature?

Genetik mühendisliği doğayı geliştirir mi?

The beauty of nature is precious.

Doğanın güzelliği değerlidir.

Social order does not come from nature. It is founded on customs.

Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.

Love is by nature blind.

Aşkın gözü kördür.

She is weak by nature.

O yaratılıştan zayıftır.

He is lazy by nature.

O, doğası gereği tembel.

He is by nature a very quiet person.

Yaratılıştan çok sessiz bir insandır.

He has a mild nature.

Onun ılımlı bir doğası var.

He has dedicated his life to the preservation of nature.

Hayatını doğanın korunmasına adadı.

He is by nature quite an easy-going man.

Doğuştan oldukça uysal bir adam.