I bought an Apple mouse. It's only 69$!
Apple mouse aldım. Sadece 69$!
I need a mouse.
Bana bir fare lazım.
I saw a mouse!
Bir fare gördüm!
A mouse came into the room.
Odaya bir fare geldi.
Poor as a church mouse.
Kilise faresi kadar fakir.
Did you see that small mouse?
Şu küçük fareyi gördün mü?
I bought a Microsoft mouse.
Microsoft mouse aldım.
A mouse is running around the room.
Odada bir fare koşturuyor.
One mouse is running around in the room.
Odada bir fare koşturuyor.
Tom thought he heard a mouse in the kitchen.
Tom mutfakta bir fare duyduğunu sandı.
The cat ate the mouse.
Kedi fareyi yedi.
It seems like the cat smelled a mouse.
Kedi fare kokusu almış sanki.
Tom coaxed the mouse out of the hole in the wall with a piece of bread.
Tom fareyi duvardaki delikten bir parça ekmekle ikna etti.
The hawk caught a mouse.
Şahin bir fare yakaladı.
If a mouse only has one hole, it will soon perish.
Bir farenin sadece bir deliği varsa, yakında yok olur.
The faster the mouse, the bigger the churchyard.
Fare ne kadar hızlı olursa kilise avlusu da o kadar büyük olur.
My cat killed this mouse.
Kedim bu fareyi öldürdü.
He stood up and looked at the mouse.
Ayağa kalktı ve fareye baktı.
He is as timid as a mouse.
Fare kadar ürkektir.
The boy was holding a mouse by the tail.
Çocuk kuyruğundan fare tutuyordu.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.