Translation meaning & definition of the word "modest" into Turkish language
Türk diline "mütevazı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Modest
[Ilımlı]/mɑdəst/
adjective
1. Marked by simplicity
- Having a humble opinion of yourself
- "A modest apartment"
- "Too modest to wear his medals"
- synonym:
- modest
1. Basitlik ile işaretlenmiştir
- Kendinizle ilgili mütevazi bir fikre sahip olmak
- "Mütevazı bir daire"
- "Madalyalarını giymek çok mütevazı"
- eşanlamlı:
- alçakgönüllü
2. Not large but sufficient in size or amount
- "A modest salary"
- "Modest inflation"
- "Helped in my own small way"
- synonym:
- modest ,
- small
2. Büyük değil ama boyut veya miktar olarak yeterli
- "Mütevazı bir maaş"
- "Mütevazı enflasyon"
- "Kendi küçük yolumda yardımcı oldum"
- eşanlamlı:
- alçakgönüllü ,
- küçük
3. Free from pomp or affectation
- "Comfortable but modest cottages"
- "A simple rectangular brick building"
- "A simple man with simple tastes"
- synonym:
- modest
3. Pomp veya gösterişten arınmış
- "Rahat ama mütevazı evler"
- "Basit dikdörtgen tuğla bina"
- "Basit zevkleri olan basit bir adam"
- eşanlamlı:
- alçakgönüllü
4. Not offensive to sexual mores in conduct or appearance
- synonym:
- modest
4. Davranış veya görünüşte cinsel geleneklere saldırgan değil
- eşanlamlı:
- alçakgönüllü
5. Low or inferior in station or quality
- "A humble cottage"
- "A lowly parish priest"
- "A modest man of the people"
- "Small beginnings"
- synonym:
- humble ,
- low ,
- lowly ,
- modest ,
- small
5. İstasyon veya kalitede düşük veya düşük
- "Alçakgönüllü bir kulübe"
- "Düşük bir cemaat rahibi"
- "Halkın mütevazı adamı"
- "Küçük başlangıçlar"
- eşanlamlı:
- alçakgönüllü ,
- düşük ,
- alçakça ,
- küçük
6. Humble in spirit or manner
- Suggesting retiring mildness or even cowed submissiveness
- "Meek and self-effacing"
- synonym:
- meek ,
- mild ,
- modest
6. Ruhen veya şekilde mütevazı
- Emekli hafifliği ve hatta inek itaatkârlığını önermek
- "Meek ve kendini beğenmişlik"
- eşanlamlı:
- mütevazı ,
- yumuşak ,
- alçakgönüllü
7. Limited in size or scope
- "A small business"
- "A newspaper with a modest circulation"
- "Small-scale plans"
- "A pocket-size country"
- synonym:
- minor ,
- modest ,
- small ,
- small-scale ,
- pocket-size ,
- pocket-sized
7. Boyut veya kapsam olarak sınırlıdır
- "Küçük bir işletme"
- "Mütevazı tirajlı bir gazete"
- "Küçük ölçekli planlar"
- "Cep büyüklüğünde bir ülke"
- eşanlamlı:
- küçük ,
- alçakgönüllü ,
- küçük ölçekli ,
- cep ölçüsünde ,
- cep büyüklüğünde
Examples of using
Tom is just being modest.
Tom sadece mütevazi oluyor.
Oh, don't be so modest.
Oh, o kadar alçak gönüllü olma.
Tom is just modest.
Tom sadece alçak gönüllü.