Translation meaning & definition of the word "minute" into Turkish language
Türk diline "dakika" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Minute
[Dakika]/mɪnət/
noun
1. A unit of time equal to 60 seconds or 1/60th of an hour
- "He ran a 4 minute mile"
- synonym:
- minute ,
- min
1. Bir saatin 60 saniyesine veya 1/60'ına eşit bir zaman birimi
- "4 dakika koştu"
- eşanlamlı:
- dakika
2. An indefinitely short time
- "Wait just a moment"
- "In a mo"
- "It only takes a minute"
- "In just a bit"
- synonym:
- moment ,
- mo ,
- minute ,
- second ,
- bit
2. Süresiz kısa bir süre
- "Bir dakika bekle"
- "Bir mo'da"
- "Sadece bir dakika sürer"
- "Birazcık olsun"
- eşanlamlı:
- moment ,
- mode ,
- dakika ,
- ikinci ,
- bit
3. A particular point in time
- "The moment he arrived the party began"
- synonym:
- moment ,
- minute ,
- second ,
- instant
3. Zaman içinde belirli bir nokta
- "Partiye geldiği an başladı"
- eşanlamlı:
- moment ,
- dakika ,
- ikinci ,
- anlık
4. A unit of angular distance equal to a 60th of a degree
- synonym:
- minute ,
- arcminute ,
- minute of arc
4. Bir derecenin 60'ına eşit bir açısal uzaklık birimi
- eşanlamlı:
- dakika ,
- arkminute ,
- yay dakikası
5. A short note
- "The secretary keeps the minutes of the meeting"
- synonym:
- minute
5. Kısa bir not
- "Sekreter toplantı tutanaklarını tutar"
- eşanlamlı:
- dakika
6. Distance measured by the time taken to cover it
- "We live an hour from the airport"
- "Its just 10 minutes away"
- synonym:
- hour ,
- minute
6. Mesafe, onu örtmek için geçen zamanla ölçülür
- "Havaalanından bir saat uzakta yaşıyoruz"
- "Sadece 10 dakika uzaklıkta"
- eşanlamlı:
- saat ,
- dakika
adjective
1. Infinitely or immeasurably small
- "Two minute whiplike threads of protoplasm"
- "Reduced to a microscopic scale"
- synonym:
- infinitesimal ,
- minute
1. Sonsuz veya ölçülemez derecede küçük
- "Protoplazmanın iki dakikalık kamçı benzeri iplikleri"
- "Mikroskobik bir ölçeğe indirgenmiş"
- eşanlamlı:
- sonsuz küçük ,
- dakika
2. Characterized by painstaking care and detailed examination
- "A minute inspection of the grounds"
- "A narrow scrutiny"
- "An exact and minute report"
- synonym:
- minute ,
- narrow
2. Özenli bakım ve ayrıntılı muayene ile karakterize edilir
- "Yerlerin bir dakika denetimi"
- "Dar bir inceleme"
- "Tam ve dakik bir rapor"
- eşanlamlı:
- dakika ,
- daralmak
Examples of using
Tom doesn't like to wait until the last minute to do something.
Tom bir şey yapmak için son dakikaya kadar beklemeyi sevmez.
Wait just a minute.
Sadece bir dakika bekleyin.
We'll go in a minute.
Bir dakika içinde gideceğiz.