Translation meaning & definition of the word "military" into Turkish language

noun

1. The military forces of a nation

• "Their military is the largest in the region"

• "The military machine is the same one we faced in 1991 but now it is weaker"

synonym:
• military
,
• armed forces
,
• armed services
,
• military machine
,
• war machine

1. Bir ulusun askeri güçleri

• "Orduları bölgenin en büyüğüdür"

• "Askeri makine 1991 yılında karşılaştığımızla aynı ama şimdi daha zayıf"

eşanlamlı:
• askeri
,
• silahlı kuvvetler
,
• silahlı hizmetler
,
• askeri makine
,
• savaş makinesi

adjective

1. Of or relating to the study of the principles of warfare

• "Military law"

synonym:
• military

1. Savaş ilkelerinin incelenmesi veya bunlarla ilgili olarak

• "Askeri hukuk"

eşanlamlı:
• askeri

2. Characteristic of or associated with soldiers or the military

• "Military uniforms"

synonym:
• military

2. Asker veya ordu ile ilişkili veya karakteristik

• "Askeri üniformalar"

eşanlamlı:
• askeri

3. Associated with or performed by members of the armed services as contrasted with civilians

• "Military police"

synonym:
• military

3. Sivillerle zıt olarak silahlı hizmetlerin üyeleri ile ilişkili veya tarafından gerçekleştirilir

• "Askeri polis"

eşanlamlı:
• askeri

Examples of using

Were you in the military?

Askerde miydin?

Where did you serve in the military?

Askerliğini nerede yaptın?

The military police came for him.

Askeri polis onun için geldi.

My mental faculties remained in suspended animation while I obeyed the orders of the higher-ups. This is typical with everyone in the military.

Yüksek düzeydekilerin emirlerine itaat ederken zihinsel gücüm askıya alınmış canlandırmada kaldı. Bu, orduda herkeste karakteristiktir.

I had my military service in Ankara.

Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.

Compulsory military service exists in Turkey.

Türkiye'de zorunlu askerlik vardır.

Reagan asked for military aid for the Contras.

Reagan Kontralar için askeri yardım yardım istedi.

Allied military leaders found a way to defeat the Japanese plan.

Müttefik askeri liderler Japon planını yenmek için bir yol buldu.

In Japan, military leaders gained control of the government.

Japonya'da, askeri liderler, hükümetin kontrolünü ele geçirdiler.

The Japanese military forces seemed too strong to stop.

Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.

He was the military hero of the Civil War.

İç savaşın askeri kahramanıydı.

He wanted to be a great military leader.

Büyük bir askeri lider olmak istiyordu.

Soldiers go on patrol in a military vehicle.

Askerler askeri bir araçta devriye giderler.

It is an act of treason to sell military secrets to your country's enemies.

Askeri sırları ülkenin düşmanlarına satmak vatan hainliğidir.

A general is a high-ranking military officer.

Bir general yüksek rütbeli bir subaydır.

They intended to increase the military budget.

Askeri bütçeyi artırmayı amaçladılar.

Do you know the name of the most successful military man from this area?

Bu civardaki en başarılı askerin adını biliyor musun?

There is a military base near here.

Buraya yakın bir askeri üs var.

The site is used for military purposes.

Alan askeri amaç için kullanılır.