Translation meaning & definition of the word "meet" into Turkish language
Türk diline "toplantı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Meet
[Buluşmak]noun
1. A meeting at which a number of athletic contests are held
- synonym:
- meet ,
- sports meeting
1. Bir dizi atletik yarışmanın düzenlendiği bir toplantı
- eşanlamlı:
- buluşmak ,
- spor toplantısı
verb
1. Come together
- "I'll probably see you at the meeting"
- "How nice to see you again!"
- synonym:
- meet ,
- run into ,
- encounter ,
- run across ,
- come across ,
- see
1. Bir araya gelmek
- "Muhtemelen toplantıda görüşürüz"
- "Seni tekrar görmek ne güzel!"
- eşanlamlı:
- buluşmak ,
- rastlamak ,
- karşılaşma ,
- karşıya geçmek ,
- karşılaşmak ,
- görmek
2. Get together socially or for a specific purpose
- synonym:
- meet ,
- get together
2. Sosyal olarak veya belirli bir amaç için bir araya gelin
- eşanlamlı:
- buluşmak ,
- toplanmak
3. Be adjacent or come together
- "The lines converge at this point"
- synonym:
- converge ,
- meet
3. Bitişik olun ya da bir araya gelin
- "Çizgiler bu noktada birleşir"
- eşanlamlı:
- birleşmek ,
- buluşmak
4. Fill or meet a want or need
- synonym:
- meet ,
- satisfy ,
- fill ,
- fulfill ,
- fulfil
4. Bir isteği veya ihtiyacı doldurun veya karşılayın
- eşanlamlı:
- buluşmak ,
- tatmin etmek ,
- doldurmak ,
- tamamlamak
5. Satisfy a condition or restriction
- "Does this paper meet the requirements for the degree?"
- synonym:
- meet ,
- fit ,
- conform to
5. Bir koşul veya kısıtlamayı karşılayın
- "Bu kağıt derece için gereksinimleri karşılıyor mu?"
- eşanlamlı:
- buluşmak ,
- uygun ,
- uymak
6. Satisfy or fulfill
- "Meet a need"
- "This job doesn't match my dreams"
- synonym:
- meet ,
- match ,
- cope with
6. Tatmin etmek veya yerine getirmek
- "Ihtiyacı karşılamak"
- "Bu iş benim hayallerimle uyuşmuyor"
- eşanlamlı:
- buluşmak ,
- eşleşme ,
- uğraşmak
7. Collect in one place
- "We assembled in the church basement"
- "Let's gather in the dining room"
- synonym:
- meet ,
- gather ,
- assemble ,
- forgather ,
- foregather
7. Tek bir yerde toplayın
- "Kilisenin bodrumunda toplandık"
- "Yemek odasında toplanalım"
- eşanlamlı:
- buluşmak ,
- toplamak ,
- birleştirmek ,
- toplanmak ,
- forgather
8. Get to know
- Get acquainted with
- "I met this really handsome guy at a bar last night!"
- "We met in singapore"
- synonym:
- meet
8. Tanımak
- Tanımak
- "Bu yakışıklı adamla dün gece barda tanıştım!"
- "Singapur'da tanıştık"
- eşanlamlı:
- buluşmak
9. Meet by design
- Be present at the arrival of
- "Can you meet me at the train station?"
- synonym:
- meet
9. Tasarım gereği tanışın
- Varışta hazır olmak
- "Benimle tren istasyonunda buluşabilir misin?"
- eşanlamlı:
- buluşmak
10. Contend against an opponent in a sport, game, or battle
- "Princeton plays yale this weekend"
- "Charlie likes to play mary"
- synonym:
- meet ,
- encounter ,
- play ,
- take on
10. Bir sporda, oyunda veya savaşta bir rakibe karşı yarışın
- "Princeton bu hafta sonu yale'i oynuyor"
- "Charlie mary'yi oynamayı seviyor"
- eşanlamlı:
- buluşmak ,
- karşılaşma ,
- oynamak ,
- almak
11. Experience as a reaction
- "My proposal met with much opposition"
- synonym:
- meet ,
- encounter ,
- receive
11. Bir tepki olarak deneyim
- "Teklifim çok muhalefetle karşılaştı"
- eşanlamlı:
- buluşmak ,
- karşılaşma ,
- almak
12. Undergo or suffer
- "Meet a violent death"
- "Suffer a terrible fate"
- synonym:
- suffer ,
- meet
12. Acı çekmek ya da acı çekmek
- "Şiddetli bir ölümle karşılaşmak"
- "Korkunç bir kaderi bastırın"
- eşanlamlı:
- acı çekmek ,
- buluşmak
13. Be in direct physical contact with
- Make contact
- "The two buildings touch"
- "Their hands touched"
- "The wire must not contact the metal cover"
- "The surfaces contact at this point"
- synonym:
- touch ,
- adjoin ,
- meet ,
- contact
13. Doğrudan fiziksel temas halinde olun
- Bağlantı kurmak
- "İki bina birbirine dokunuyor"
- "Elleri dokundu"
- "Tel metal kapağa temas etmemelidir"
- "Yüzeyler bu noktada temas eder"
- eşanlamlı:
- dokunmak ,
- katmak ,
- buluşmak ,
- iletişim
adjective
1. Being precisely fitting and right
- "It is only meet that she should be seated first"
- synonym:
- fitting ,
- meet
1. Tam olarak uygun ve doğru olmak
- "Önce oturması gereken sadece buluşuyor"
- eşanlamlı:
- uygun ,
- buluşmak