Examples of using
He made me go there.
O beni oraya gönderdi.
Let me think it over for a couple of days.
Onu birkaç gün düşünüp taşınayım.
What you said surprised me.
Söylediğin şey beni şaşırttı.
To tell the truth, I have no money with me now.
Gerçeği söylemek gerekirse, şu an yanımda hiç para yok.
Didn't you hear me calling you?
Seni çağırdığımı duymadın mı?
The fish I ate yesterday did not agree with me.
Dün yediğim balık bana dokundu.
Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life.
Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.
Help me up.
Bana yardım et.
You'll like it, believe me.
Bunu seveceksin, inan bana.
I don't want him to touch me.
Onun bana dokunmasını istemiyorum.
That girl just drives me wild.
Şu kız beni çıldırtıyor.
It didn't surprise me at all that Tom didn't do what he'd told Mary he was going to do.
Tom'un Mary'ye yapacağını söylediği şeyi yapmaması beni hiç şaşırtmadı.
You're the best thing that's ever happened to me.
Sen benim başıma gelen en iyi şeysin.
She introduced me to her sister.
Beni kız kardeşiyle tanıştırdı.
What you said left a deep impression on me.
Söylediğin bende derin bir izlenim bıraktı.
He is no stranger to me.
O bana hiç yabancı değil.
Pass me the pen.
Kalemi bana iletin.
Please don't hurt me.
Lütfen beni incitme.
The thief hit me and gave me a black eye and then ran off.
Hırsız bana vurdu ve gözümü morarttı ve daha sonra kaçtı.
