Translation meaning & definition of the word "maintain" into Turkish language
Türk diline "bakım" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Maintain
[Sürdürmek]/menten/
verb
1. Keep in a certain state, position, or activity
- E.g., "keep clean"
- "Hold in place"
- "She always held herself as a lady"
- "The students keep me on my toes"
- synonym:
- keep ,
- maintain ,
- hold
1. Belirli bir durumda, pozisyonda veya faaliyette kalın
- Örneğin, "temiz kal"
- "Yerinde tutun"
- "Kendisini hep bir hanımefendi olarak tuttu"
- "Öğrenciler beni ayak parmaklarımın üstünde tutuyor"
- eşanlamlı:
- tutmak ,
- sürdürmek ,
- tutma
2. Keep in safety and protect from harm, decay, loss, or destruction
- "We preserve these archeological findings"
- "The old lady could not keep up the building"
- "Children must be taught to conserve our national heritage"
- "The museum curator conserved the ancient manuscripts"
- synonym:
- conserve ,
- preserve ,
- maintain ,
- keep up
2. Güvenlikte kalın ve zarar, çürüme, kayıp veya tahribattan koruyun
- "Bu arkeolojik bulguları koruyoruz"
- "İhtiyar kadın binaya ayak uyduramadı"
- "Çocuklara ulusal mirasımızı korumaları öğretilmeli"
- "Müze küratörü eski el yazmalarını korudu"
- eşanlamlı:
- muhafaza etmek ,
- sürdürmek
3. Supply with necessities and support
- "She alone sustained her family"
- "The money will sustain our good cause"
- "There's little to earn and many to keep"
- synonym:
- sustain ,
- keep ,
- maintain
3. İhtiyaç ve destek ile tedarik
- "Ailesini tek başına ayakta tuttu"
- "Para iyi amacımızı sürdürecek"
- "Kazanacak çok az şey ve saklanacak çok şey var"
- eşanlamlı:
- sürdürmek ,
- tutmak
4. State categorically
- synonym:
- assert ,
- asseverate ,
- maintain
4. Kategorik olarak belirtmek
- eşanlamlı:
- iddia etmek ,
- beyan etmek ,
- sürdürmek
5. Have and exercise
- "Wield power and authority"
- synonym:
- wield ,
- exert ,
- maintain
5. Sahip olun ve egzersiz yapın
- "Iktidar ve otorite sahibi ol"
- eşanlamlı:
- kullanmak ,
- uygulamak ,
- sürdürmek
6. Maintain for use and service
- "I keep a car in the countryside"
- "She keeps an apartment in paris for her shopping trips"
- synonym:
- keep ,
- maintain
6. Kullanım ve hizmet için koruyun
- "Kırsal alanda bir araba tutuyorum"
- "O alışveriş gezileri için paris'te bir daire tutar"
- eşanlamlı:
- tutmak ,
- sürdürmek
7. Maintain by writing regular records
- "Keep a diary"
- "Maintain a record"
- "Keep notes"
- synonym:
- keep ,
- maintain
7. Düzenli kayıtlar yazarak devam edin
- "Günlük tut" deyin"
- "Bir kaydı koruyun"
- "Not tutmak"
- eşanlamlı:
- tutmak ,
- sürdürmek
8. State or assert
- "He maintained his innocence"
- synonym:
- maintain ,
- defend
8. Devlet veya iddia
- "Suçsuzluğunu korudu"
- eşanlamlı:
- sürdürmek ,
- savunmak
9. Support against an opponent
- "The appellate court upheld the verdict"
- synonym:
- uphold ,
- maintain
9. Rakibe karşı destek
- "Tercih mahkemesi kararı onayladı"
- eşanlamlı:
- tutmak ,
- sürdürmek
10. Stick to correctly or closely
- "The pianist kept time with the metronome"
- "Keep count"
- "I cannot keep track of all my employees"
- synonym:
- observe ,
- keep ,
- maintain
10. Doğru veya yakından yapıştırın
- "Piyanist metronomla zaman geçirdi"
- "Sayımını koru"
- "Tüm çalışanlarımı takip edemiyorum"
- eşanlamlı:
- gözlemlemek ,
- tutmak ,
- sürdürmek
Examples of using
We must maintain a constant vigil.
Sürekli nöbet tutmalıyız.
It is hard to maintain one's reputation.
Birinin ününü sürdürmek zordur.
He is trying to maintain two jobs.
İki işi sürdürmeye çalışıyor.