Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Eleanor bir kralın kızı olmasına rağmen büyük bir lüks içinde büyümüş ve talihsizliği kocasıyla paylaşmaya kararlıdır.
She used to live in luxury.
Eskiden lüks içinde yaşıyordu.
They used to live in luxury.
Eskiden lüks içinde yaşıyorlardı.
He lives in luxury.
Lüks içinde yaşıyor.
He led a life of luxury.
Lüks bir hayat sürdü.
Art is not a luxury, but a necessity.
Sanat bir lüks değil, bir zorunluluktur.
Taking a taxi is a luxury for me.
Taksiye binmek benim için bir lüks.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.