Translation meaning & definition of the word "love" into Turkish language
Türk diline "aşk" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Love
[Sevgi]noun
1. A strong positive emotion of regard and affection
- "His love for his work"
- "Children need a lot of love"
- synonym:
- love
1. Güçlü bir olumlu saygı ve sevgi duygusu
- "İşine olan sevgisi"
- "Çocukların sevgiye çok ihtiyacı var"
- eşanlamlı:
- sevgi
2. Any object of warm affection or devotion
- "The theater was her first love"
- "He has a passion for cock fighting"
- synonym:
- love ,
- passion
2. Sıcak sevgi veya bağlılık herhangi bir nesne
- "Tiyatro onun ilk aşkıydı"
- "Kok dövüşü için bir tutkusu var"
- eşanlamlı:
- sevgi ,
- tutku
3. A beloved person
- Used as terms of endearment
- synonym:
- beloved ,
- dear ,
- dearest ,
- honey ,
- love
3. Sevgili bir insan
- Sevgi terimleri olarak kullanılır
- eşanlamlı:
- sevgili ,
- sevgi
4. A deep feeling of sexual desire and attraction
- "Their love left them indifferent to their surroundings"
- "She was his first love"
- synonym:
- love ,
- sexual love ,
- erotic love
4. Cinsel istek ve cazibe derin bir duygu
- "Aşkları onları çevrelerine kayıtsız bıraktı"
- "O onun ilk aşkıydı"
- eşanlamlı:
- sevgi ,
- cinsel aşk ,
- erotik aşk
5. A score of zero in tennis or squash
- "It was 40 love"
- synonym:
- love
5. Tenis veya squashte sıfır puan
- "40 aşktı"
- eşanlamlı:
- sevgi
6. Sexual activities (often including sexual intercourse) between two people
- "His lovemaking disgusted her"
- "He hadn't had any love in months"
- "He has a very complicated love life"
- synonym:
- sexual love ,
- lovemaking ,
- making love ,
- love ,
- love life
6. İki kişi arasındaki cinsel aktiviteler (genellikle cinsel ilişki dahil)
- "Sevişmesi onu tiksindirdi"
- "Aylardır hiç aşkı yoktu"
- "Çok karmaşık bir aşk hayatı var"
- eşanlamlı:
- cinsel aşk ,
- sevişme ,
- sevgi ,
- aşk hayatı
verb
1. Have a great affection or liking for
- "I love french food"
- "She loves her boss and works hard for him"
- synonym:
- love
1. Büyük bir sevgi veya hoşunuza giden
- "Fransız yemeklerini seviyorum"
- "O patronunu seviyor ve onun için çok çalışıyor"
- eşanlamlı:
- sevgi
2. Get pleasure from
- "I love cooking"
- synonym:
- love ,
- enjoy
2. Zevk almak
- "Yemek yapmayı seviyorum"
- eşanlamlı:
- sevgi ,
- zevk almak
3. Be enamored or in love with
- "She loves her husband deeply"
- synonym:
- love
3. Aşık olun ya da aşık olun
- "Kocasını çok seviyor"
- eşanlamlı:
- sevgi
4. Have sexual intercourse with
- "This student sleeps with everyone in her dorm"
- "Adam knew eve"
- "Were you ever intimate with this man?"
- synonym:
- sleep together ,
- roll in the hay ,
- love ,
- make out ,
- make love ,
- sleep with ,
- get laid ,
- have sex ,
- know ,
- do it ,
- be intimate ,
- have intercourse ,
- have it away ,
- have it off ,
- screw ,
- fuck ,
- jazz ,
- eff ,
- hump ,
- lie with ,
- bed ,
- have a go at it ,
- bang ,
- get it on ,
- bonk
4. Cinsel ilişkide bulunmak
- "Bu öğrenci yurttaki herkesle yatıyor"
- "Adam havva'yı tanıyordu"
- "Bu adamla hiç yakınlaştın mı?"
- eşanlamlı:
- birlikte uyumak ,
- samanda yuvarlanmak ,
- sevgi ,
- çıkarmak ,
- sevişmek ,
- yatmak ,
- dolandırılmak ,
- seks yapmak ,
- bilmek ,
- onu yapmak ,
- samimi olmak ,
- ilişkiye girmek ,
- ondan uzak tutmak ,
- vidalamak ,
- sikmek ,
- caz müziği ,
- eff ,
- kambur ,
- yalan söylemek ,
- yatak ,
- üstüne atlamak ,
- patlama ,
- üstüne almak ,
- kemik