Translation meaning & definition of the word "lose" into Turkish language
Türk diline "kaybet" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Lose
[Kaybetmek]verb
1. Fail to keep or to maintain
- Cease to have, either physically or in an abstract sense
- "She lost her purse when she left it unattended on her seat"
- synonym:
- lose
1. Tutmakta veya sürdürmekte başarısız olmak
- Fiziksel ya da soyut anlamda sahip olmaktan vazgeçin
- "O koltuğunda gözetimsiz bıraktığında çantasını kaybetti"
- eşanlamlı:
- kaybetmek
2. Fail to win
- "We lost the battle but we won the war"
- synonym:
- lose
2. Kazanamamak
- "Savaşı kaybettik ama savaşı kazandık"
- eşanlamlı:
- kaybetmek
3. Suffer the loss of a person through death or removal
- "She lost her husband in the war"
- "The couple that wanted to adopt the child lost her when the biological parents claimed her"
- synonym:
- lose
3. Ölüm veya çıkarma yoluyla bir kişinin kaybına uğrayın
- "Kocasını savaşta kaybetti"
- "Çocuğu evlat edinmek isteyen çift, biyolojik ebeveynler onu talep ettiğinde onu kaybetti"
- eşanlamlı:
- kaybetmek
4. Place (something) where one cannot find it again
- "I misplaced my eyeglasses"
- synonym:
- misplace ,
- mislay ,
- lose
4. Bir daha bulamayacağınız bir yer (bir şey)
- "Gözlüğümü yanlış yere koydum"
- eşanlamlı:
- yanlış yere koymak ,
- yanlış yönlendirmek ,
- kaybetmek
5. Miss from one's possessions
- Lose sight of
- "I've lost my glasses again!"
- synonym:
- lose
5. Birinin malından hanım
- Gözden kaybetmek
- "Gözlüğümü yine kaybettim!"
- eşanlamlı:
- kaybetmek
6. Allow to go out of sight
- "The detective lost the man he was shadowing after he had to stop at a red light"
- synonym:
- lose
6. Gözden kaybolmasına izin vermek
- "Detektif, kırmızı ışıkta durmak zorunda kaldıktan sonra gölgelediği adamı kaybetti"
- eşanlamlı:
- kaybetmek
7. Fail to make money in a business
- Make a loss or fail to profit
- "I lost thousands of dollars on that bad investment!"
- "The company turned a loss after the first year"
- synonym:
- lose ,
- turn a loss
7. Bir işte para kazanamamak
- Bir zarar verin veya kar elde etmeyin
- "O kötü yatırım için binlerce dolar kaybettim!"
- "Şirket ilk yıldan sonra bir zarara dönüştü"
- eşanlamlı:
- kaybetmek ,
- zarara dönüşmek
8. Fail to get or obtain
- "I lost the opportunity to spend a year abroad"
- synonym:
- lose
8. Elde edememek veya elde edilememek
- "Yurt dışında bir yıl geçirme fırsatını kaybettim"
- eşanlamlı:
- kaybetmek
9. Retreat
- synonym:
- fall back ,
- lose ,
- drop off ,
- fall behind ,
- recede
9. Geri çekilmek
- eşanlamlı:
- geri çekilmek ,
- kaybetmek ,
- bırakmak ,
- geri kalmak ,
- gerilemek
10. Fail to perceive or to catch with the senses or the mind
- "I missed that remark"
- "She missed his point"
- "We lost part of what he said"
- synonym:
- miss ,
- lose
10. Duyuları veya zihni algılamada veya yakalamada başarısız olmak
- "Bu sözü kaçırdım"
- "Sorusunu kaçırdı"
- "Onun söylediklerinin bir kısmını kaybettik"
- eşanlamlı:
- özlemek ,
- kaybetmek
11. Be set at a disadvantage
- "This author really suffers in translation"
- synonym:
- suffer ,
- lose
11. Dezavantajlı duruma düşmek
- "Bu yazar gerçekten çeviri acı"
- eşanlamlı:
- acı çekmek ,
- kaybetmek