Translation meaning & definition of the word "looking" into Turkish language
Türk diline "görünen" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Looking
[Seyir]/lʊkɪŋ/
noun
1. The act of directing the eyes toward something and perceiving it visually
- "He went out to have a look"
- "His look was fixed on her eyes"
- "He gave it a good looking at"
- "His camera does his looking for him"
- synonym:
- look ,
- looking ,
- looking at
1. Gözleri bir şeye doğru yönlendirme ve görsel olarak algılama eylemi
- "Bir göz atmak için dışarı çıktı"
- "Görüşü gözlerine sabitlenmişti"
- "Ona iyi bakıyordu"
- "Kamerası onu arıyor"
- eşanlamlı:
- bakmak ,
- seyir ,
- seyretme
2. The act of searching visually
- synonym:
- looking ,
- looking for
2. Görsel arama eylemi
- eşanlamlı:
- seyir ,
- aramak
adjective
1. Appearing to be as specified
- Usually used as combining forms
- "Left their clothes dirty looking"
- "A most disagreeable looking character"
- "Angry-looking"
- "Liquid-looking"
- "Severe-looking policemen on noble horses"
- "Fine-sounding phrases"
- "Taken in by high-sounding talk"
- synonym:
- looking ,
- sounding
1. Belirtildiği gibi görünüyor
- Genellikle birleştirme formları olarak kullanılır
- "Giysilerini kirli görünümlü bıraktı"
- "En nahoş görünümlü karakter"
- "Kızgın görünümlü"
- "Sıvı görünümlü"
- "Asil atlarda ağır görünümlü polisler"
- "İyi sesli ifadeler"
- "Yüksek sesli konuşma tarafından ele geçirilmiş"
- eşanlamlı:
- seyir ,
- sesli
Examples of using
Tom opened the medicine cabinet, looking for aspirin.
Tom aspirin ararken ecza dolabını açtı.
Tom is still looking for his locker key.
Tom hâlâ soyunma odasının anahtarını arıyor.
Tom is looking for the first aid kit.
Tom ilk yardım kitini arıyor.