Translation meaning & definition of the word "logic" into Turkish language

noun

1. The branch of philosophy that analyzes inference

synonym:
• logic

1. Çıkarımı analiz eden felsefe dalı

eşanlamlı:
• mantık

2. Reasoned and reasonable judgment

• "It made a certain kind of logic"

synonym:
• logic

2. Mantıklı ve makul bir karar

• "Belirli bir mantık oluşturdu"

eşanlamlı:
• mantık

3. The principles that guide reasoning within a given field or situation

• "Economic logic requires it"

• "By the logic of war"

synonym:
• logic

3. Belirli bir alan veya durum içinde akıl yürütmeyi yönlendiren ilkeler

• "Ekonomik mantık bunu gerektirir"

• "Savaş mantığıyla"

eşanlamlı:
• mantık

4. The system of operations performed by a computer that underlies the machine's representation of logical operations

synonym:
• logic

4. Makinenin mantıksal işlemleri temsil etmesinin altında yatan bir bilgisayar tarafından gerçekleştirilen işlemler sistemi

eşanlamlı:
• mantık

5. A system of reasoning

synonym:
• logic
,
• logical system
,
• system of logic

5. Bir akıl yürütme sistemi

eşanlamlı:
• mantık
,
• mantıksal sistem
,
• mantık sistemi

Examples of using

We couldn't understand her logic.

Onun mantığını anlayamadık.

I cannot appreciate his logic.

Ben onun mantığını takdir edemem.

I have a hard time seeing the logic of this latest decision of his. He just isn't as sharp as he used to be.

Onun bu son kararının mantığını anlamada sıkıntı çekiyorum. O eskisi kadar zeki değil.

I cannot follow your logic.

Ben senin mantığını takip edemem.

Mathematics is like the logic of physics.

Matematik fiziğin mantığı gibidir.

The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.

Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.

Above all, logic requires precise definitions.

Her şeyden önce mantık kesin tanımlar gerektirir.

We were unable to follow his logic.

Biz onun mantığına uyamadık.