Translation of "local" into Turkish

Yerel

IPA : /loʊkəl/

Are local trains included on this schedule?

Yerel trenler bu programa dahil mi?

Is Tom local?

Tom yerli mi?

You're local, right?

Yerlisiniz, değil mi?

I'll give you a local anesthetic.

Sana lokal anestezik vereceğim.

Tom did weight training at a local gym.

Tom yerel bir spor salonunda ağırlık antrenmanı yaptı.

Tom goes to the local gym to work out.

Tom egzersiz yapmak için yerel spor salonuna gider.

Tom is able to buy many things he needs at a local discount store.

Tom yerel bir indirim mağazasında ihtiyacı olan birçok şeyi satın alabiliyor.

Tom vowed to do everything within his power to protect the local wildlife.

Tom yerel yaban hayatını korumak için gücü dahilindeki her şeyi yapmaya yemin etti.

Tom spent the better part of the day writing an article for a local magazine.

Tom günün daha iyi kısmını yerel bir dergi için bir makale yazarak geçirdi.

Tom accepted the job as janitor at the local high school.

Tom yerel lisede hademe olarak işi kabul etti.

Tom hangs out at the local bar.

Tom yerel barda takılıyor.

There is an urgent need for the local government to help the homeless.

Yerel yönetimin evsizlere yardım etmesine acil ihtiyaç var.

They were members of the local governments.

Yerel yönetimlerin üyeleriydiler.

They used local wood to build the ships.

Gemileri inşa etmek için yerel ahşap kullandılar.

The local name of Tsez is "cezyas mec".

Tsez'in yerel adı "cezyas mec" dir".

The local name of Tsez is "cezyas mec".

Tsez'in yerel adı "cezyas mec" dir".

The local name of Nepali is "नेपाली".

Nepalcenin yerel adı "नेपाली" dır".

Do not fear the heavens and the earth, but be afraid of hearing a person from Wenzhou speak in their local tongue.

Göklerden ve yerden korkmayın, ancak Wenzhou'dan bir kişinin kendi yerel dilinde konuştuğunu duymaktan korkun.

The mayor of Naples has apologised to a US tourist who was beaten up by local residents shortly after he was mugged.

Napoli belediye başkanı, saldırıya uğradıktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen ABD'li bir turistten özür diledi.

Open-air markets sell food grown on local farms.

Açık hava pazarlarında yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdalar satılmaktadır.