Translation meaning & definition of the word "loan" into Turkish language

noun

1. The temporary provision of money (usually at interest)

synonym:
• loan

1. Geçici para temini (genellikle faizle)

eşanlamlı:
• kredi

2. A word borrowed from another language

• E.g. `blitz' is a german word borrowed into modern english

synonym:
• loanword
,
• loan

2. Başka bir dilden ödünç alınan bir kelime

• Örn. `blitz', modern i̇ngilizce'ye ödünç alınmış almanca bir kelimedir

eşanlamlı:
• parola
,
• kredi

verb

1. Give temporarily

• Let have for a limited time

• "I will lend you my car"

• "Loan me some money"

synonym:
• lend
,
• loan

1. Geçici olarak vermek

• Sınırlı bir süre için izin verin

• "Sana arabamı ödünç vereceğim"

• "Bana biraz para ver"

eşanlamlı:
• vermek
,
• kredi

Examples of using

Tom might want to consider giving Mary the loan she asked for.

Tom Mary'nin istediği krediyi ona vermeyi düşünmek isteyebilir.

Tom didn't have as much trouble getting a loan as he thought he would.

Tom'un olacağını düşündüğü kadar çok bir kredi alma sorunu olmadı.

Even though Tom knew he shouldn't, he borrowed money from a loan shark.

Tom almaması gerektiğini bilmesine rağmen bir tefeciden ödünç para aldı.

I'll need a loan.

Borca ihtiyacım var.

I'll loan you my dictionary.

Sana sözlüğümü ödünç vereceğim.

I think it's a bad idea to loan Tom money.

Sanırım Tom'a borç para vermek kötü bir fikir.

Please loan me your dictionary.

Lütfen sözlüğünü bana ödünç ver.

We'll have to pay back that loan one way or another.

Bu krediyi bir şekilde geri ödemek zorunda kalacağız.

Please loan me your dictionary.

Sözlüğünü bana ödünç ver, lütfen.

I no longer need a loan.

Artık bir krediye ihtiyacım yok.

I don't need a loan anymore.

Artık bir krediye ihtiyacım yok.

Would you consider giving me a small loan?

Bana küçük bir kredi vermeyi düşünür müsünüz?

Tom asked Mary for a loan.

Tom Mary'den borç para istedi.

Tom certainly doesn't need a loan.

Tom'un kesinlikle bir krediye ihtiyacı yok.

Tom wanted Mary to loan him some money.

Tom Mary'den ona biraz para ödünç vermesini istedi.

Can you loan me a pen?

Bana bir kalem ödünç verebilir misin?

It seems that Tom had planned to give Mary the loan she had been looking for.

Tom Mary'nin aradığı krediyi vermeyi planlamış görünüyor.

Tom has a lot of guts asking Mary for a loan.

Tom'un Mary'den borç para istemeye cesareti var.

Tom should know better than to ask Mary for a loan.

Tom Mary'den borç istemeyecek kadar akıllı olmalı.

Tom has been trying to get a loan from a bank.

Tom bankadan kredi almaya çalışıyor.