Translation meaning & definition of the word "livid" into Turkish language
Türk diline "canlı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Livid
[Morarmış]/lɪvɪd/
adjective
1. Anemic looking from illness or emotion
- "A face turned ashen"
- "The invalid's blanched cheeks"
- "Tried to speak with bloodless lips"
- "A face livid with shock"
- "Lips...livid with the hue of death"- mary w. shelley
- "Lips white with terror"
- "A face white with rage"
- synonym:
- ashen ,
- blanched ,
- bloodless ,
- livid ,
- white
1. Hastalık veya duygudan kaynaklanan anemik
- "Bir yüz kül oldu"
- "Geçersizin yanakları açık"
- "Kansız dudaklarla konuşmaya çalıştım"
- "Şoktan canlı bir yüz"
- "Dudaklar...ölüm tonu ile canlı"- mary w. shelley
- "Terörle beyaz dudaklar"
- "Öfkeyle beyaz bir yüz"
- eşanlamlı:
- külrengi ,
- kalaylı ,
- kansız ,
- morarmış ,
- beyaz
2. (of a light) imparting a deathlike luminosity
- "Livid lightning streaked the sky"
- "A thousand flambeaux...turned all at once that deep gloom into a livid and preternatural day"- e.a.poe
- synonym:
- livid
2. (bir ışık) ölüm benzeri bir parlaklık kazandırır
- "Canlı şimşek gökyüzünü kapladı"
- "Bin flambeaux...bir kerede o derin kasvet bir canlı ve doğaüstü gün içine döndü" - e.a.poe
- eşanlamlı:
- morarmış
3. Furiously angry
- "Willful stupidity makes him absolutely livid"
- synonym:
- livid
3. Öfkeli bir şekilde
- "Kasıtlı aptallık onu kesinlikle canlı yapar"
- eşanlamlı:
- morarmış
4. Discolored by coagulation of blood beneath the skin
- "Beaten black and blue"
- "Livid bruises"
- synonym:
- black-and-blue ,
- livid
4. Derinin altındaki kanın pıhtılaşması ile renksiz
- "Siyah ve mavi dövüldü"
- "Canlı çürükler"
- eşanlamlı:
- siyah-mavi ,
- morarmış
Examples of using
Tom is livid.
Tom çok öfkeli.
Tom was livid.
Tom mosmor oldu.
She was livid.
O morarmıştı.