Translation meaning & definition of the word "liquid" into Turkish language
Türk diline "sıvı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Liquid
[Sıvı]noun
1. A substance that is liquid at room temperature and pressure
- synonym:
- liquid
1. Oda sıcaklığında ve basıncında sıvı olan bir madde
- eşanlamlı:
- sıvı
2. The state in which a substance exhibits a characteristic readiness to flow with little or no tendency to disperse and relatively high incompressibility
- synonym:
- liquid ,
- liquidness ,
- liquidity ,
- liquid state
2. Bir maddenin dağılma eğilimi çok az veya hiç olmayan ve nispeten yüksek sıkıştırılamazlık ile akmaya karakteristik bir hazırlığı sergilediği durum
- eşanlamlı:
- sıvı ,
- likidite ,
- sıvı hal
3. Fluid matter having no fixed shape but a fixed volume
- synonym:
- liquid
3. Sabit bir şekle sahip olmayan ancak sabit bir hacme sahip akışkan madde
- eşanlamlı:
- sıvı
4. A frictionless continuant that is not a nasal consonant (especially `l' and `r')
- synonym:
- liquid
4. Nazal ünsüz olmayan sürtünmesiz bir süreklilik (özellikle `l' ve `r')
- eşanlamlı:
- sıvı
adjective
1. Existing as or having characteristics of a liquid
- Especially tending to flow
- "Water and milk and blood are liquid substances"
- synonym:
- liquid
1. Bir sıvının olarak mevcut veya özelliklerine sahip olmak
- Özellikle akma eğilimi
- "Su, süt ve kan sıvı maddelerdir"
- eşanlamlı:
- sıvı
2. Filled or brimming with tears
- "Swimming eyes"
- "Sorrow made the eyes of many grow liquid"
- synonym:
- liquid ,
- swimming
2. Gözyaşlarıyla dolu veya dolgun
- "Yüzme gözleri"
- "Üzüntü birçok kişinin gözünü sıvılaştırdı"
- eşanlamlı:
- sıvı ,
- yüzme
3. Clear and bright
- "The liquid air of a spring morning"
- "Eyes shining with a liquid luster"
- "Limpid blue eyes"
- synonym:
- liquid ,
- limpid
3. Açık ve parlak
- "Bir bahar sabahının sıvı havası"
- "Sıvı bir parıltıyla parlayan gözler"
- "Kirpik mavi gözler"
- eşanlamlı:
- sıvı ,
- duru
4. Changed from a solid to a liquid state
- "Rivers filled to overflowing by melted snow"
- synonym:
- melted ,
- liquid ,
- liquified
4. Katı halden sıvı hale dönüştürülmüş
- "Erimiş karla dolup taşan sürücüler"
- eşanlamlı:
- eritilmiş ,
- sıvı ,
- sıvılaştırılmış
5. Smooth and flowing in quality
- Entirely free of harshness
- "The liquid song of a robin"
- synonym:
- liquid
5. Pürüzsüz ve kaliteli akan
- Tamamen sertlikten arınmış
- "Bir robin'in sıvı şarkısı"
- eşanlamlı:
- sıvı
6. Smooth and unconstrained in movement
- "A long, smooth stride"
- "The fluid motion of a cat"
- "The liquid grace of a ballerina"
- synonym:
- fluent ,
- fluid ,
- liquid ,
- smooth
6. Hareket halinde pürüzsüz ve kısıtsız
- "Uzun, pürüzsüz bir adım"
- "Bir kedinin sıvı hareketi"
- "Bir balerin sıvı zarafeti"
- eşanlamlı:
- akıcı ,
- sıvı ,
- pürüzsüz
7. In cash or easily convertible to cash
- "Liquid (or fluid) assets"
- synonym:
- fluid ,
- liquid
7. Nakit olarak veya kolayca nakde dönüştürülebilir
- "Sıvı (veya akışkan) varlıklar"
- eşanlamlı:
- sıvı