Translation meaning & definition of the word "linear" into Turkish language
Türk diline "doğrusal" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Linear
[Linear]/lɪniər/
adjective
1. Designating or involving an equation whose terms are of the first degree
- synonym:
- linear ,
- additive
1. Terimleri birinci dereceden olan bir denklemin belirlenmesi veya dahil edilmesi
- eşanlamlı:
- lineer ,
- katkı
2. Of or in or along or relating to a line
- Involving a single dimension
- "A linear measurement"
- synonym:
- linear ,
- one-dimensional
2. Bir satırın içinde veya içinde veya içinde veya bunlarla ilgili
- Tek bir boyut içerir
- "Bir doğrusal ölçüm"
- eşanlamlı:
- lineer ,
- tek boyutlu
3. Of a circuit or device having an output that is proportional to the input
- "Analogue device"
- "Linear amplifier"
- synonym:
- analogue ,
- analog ,
- linear
3. Girişle orantılı bir çıkışa sahip bir devre veya cihazın
- "Analog aygıt"
- "Doğrusal amplifikatör"
- eşanlamlı:
- analog ,
- lineer
4. (of a leaf shape) long and narrow
- synonym:
- linear ,
- elongate
4. (yaprak şeklinde) uzun ve dar
- eşanlamlı:
- lineer ,
- uzatmak
5. Measured lengthwise
- "Cost of lumber per running foot"
- synonym:
- linear ,
- running(a)
5. Uzunlamasına ölçülür
- "Koşan ayak başına kereste maliyeti"
- eşanlamlı:
- lineer ,
- koşu(a)
Examples of using
Is the system linear?
Sistem doğrusal mıdır?
In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.