Translation meaning & definition of the word "lie" into Turkish language
Türk diline "yalan" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Lie
[Yalan söylemek]noun
1. A statement that deviates from or perverts the truth
- synonym:
- lie ,
- prevarication
1. Gerçeği saptıran veya saptıran bir ifade
- eşanlamlı:
- yalan söylemek ,
- yalanlama
2. Norwegian diplomat who was the first secretary general of the united nations (1896-1968)
- synonym:
- Lie ,
- Trygve Lie ,
- Trygve Halvden Lie
2. Birleşmiş milletler'in ilk genel sekreteri olan norveçli diplomat (1896-1968)
- eşanlamlı:
- Yalan söylemek ,
- Trygve Lie ,
- Trygve Halvden Lie'nin
3. Position or manner in which something is situated
- synonym:
- lie
3. Bir şeyin bulunduğu konum veya yöntem
- eşanlamlı:
- yalan söylemek
verb
1. Be located or situated somewhere
- Occupy a certain position
- synonym:
- lie
1. Bir yere yerleştirilmek veya bir yere yerleştirilmek
- Belirli bir pozisyonda oturmak
- eşanlamlı:
- yalan söylemek
2. Be lying, be prostrate
- Be in a horizontal position
- "The sick man lay in bed all day"
- "The books are lying on the shelf"
- synonym:
- lie
2. Yalan söyle, secde et
- Yatay konumda olmak
- "Hastalıklı adam bütün gün yatakta yatıyordu"
- "Kitaplar rafta yatıyor"
- eşanlamlı:
- yalan söylemek
3. Originate (in)
- "The problems dwell in the social injustices in this country"
- synonym:
- dwell ,
- consist ,
- lie ,
- lie in
3. Kaynak (in)
- "Sorunlar bu ülkedeki toplumsal adaletsizliklerde yatıyor"
- eşanlamlı:
- yaşamak ,
- oluşmak ,
- yalan söylemek
4. Be and remain in a particular state or condition
- "Lie dormant"
- synonym:
- lie
4. Belirli bir durumda veya durumda olun ve kalın
- "Lie dormant"
- eşanlamlı:
- yalan söylemek
5. Tell an untruth
- Pretend with intent to deceive
- "Don't lie to your parents"
- "She lied when she told me she was only 29"
- synonym:
- lie
5. Doğru olmayan bir şey söylemek
- Aldatmak niyetiyle davranmak
- "Ailene yalan söyleme"
- "Bana sadece 29 yaşında olduğunu söylediğinde yalan söyledi"
- eşanlamlı:
- yalan söylemek
6. Have a place in relation to something else
- "The fate of bosnia lies in the hands of the west"
- "The responsibility rests with the allies"
- synonym:
- lie ,
- rest
6. Başka bir şeyle ilgili bir yeriniz olsun
- "Bosna'nın kaderi batı'nın elinde yatıyor"
- "Sorumluluk müttefiklere aittir"
- eşanlamlı:
- yalan söylemek ,
- dinlenme
7. Assume a reclining position
- "Lie down on the bed until you feel better"
- synonym:
- lie down ,
- lie
7. Uzanma pozisyonu almak
- "Kendini iyi hissedene kadar yatakta yat"
- eşanlamlı:
- uzanmak ,
- yalan söylemek