Translation meaning & definition of the word "lend" into Turkish language

verb

1. Bestow a quality on

• "Her presence lends a certain cachet to the company"

• "The music added a lot to the play"

• "She brings a special atmosphere to our meetings"

• "This adds a light note to the program"

synonym:
• lend
,
• impart
,
• bestow
,
• contribute
,
• add
,
• bring

1. Kalite vermek

• "Onun varlığı şirkete belli bir kaşe ödünç verir"

• "Müzik oyuna çok şey kattı"

• "Toplantılarımıza özel bir atmosfer katıyor"

• "Bu, programa hafif bir not ekler"

eşanlamlı:
• vermek
,
• katkıda bulunmak
,
• eklemek
,
• getirmek

2. Give temporarily

• Let have for a limited time

• "I will lend you my car"

• "Loan me some money"

synonym:
• lend
,
• loan

2. Geçici olarak vermek

• Sınırlı bir süre için izin verin

• "Sana arabamı ödünç vereceğim"

• "Bana biraz para ver"

eşanlamlı:
• vermek
,
• kredi

3. Have certain characteristics of qualities for something

• Be open or vulnerable to

• "This story would lend itself well to serialization on television"

• "The current system lends itself to great abuse"

synonym:
• lend

3. Bir şey için belirli niteliklere sahip olmak

• Açık veya savunmasız olmak

• "Bu hikaye televizyonda serileştirmeye kendini iyi borç verecekti"

• "Mevcut sistem kendini büyük bir istismara borçludur"

eşanlamlı:
• vermek

Examples of using

Tom is willing to lend us three thousand dollars.

Tom bize üç bin dolar vermek için istekli.

Tom finally mustered up the courage to ask Mary to lend him the money he needed.

Tom sonunda Mary'nin onun ihtiyacı olan parayı ona ödünç vermesini isteme cesaretini topladı.

We're having difficulty finding someone who'll lend us the money we need.

İhtiyacımız olan parayı bize ödünç verecek birini bulmakta güçlük çekiyoruz.

I was hoping Tom could lend me some money.

Tom'un bana biraz ödünç para verebileceğini umuyordum.

Do you think Tom will lend me the money I need?

Tom'un ihtiyacım olan parayı ödünç vereceğini düşünüyor musun?

Could you please lend me thirty dollars?

Bana otuz dolar borç verir misin?

Could you lend me some money? I just need three dollars.

Bana biraz ödünç para verir misin? Sadece üç yüz dolara ihtiyacım var.

Tom probably has an extra pencil he could lend you.

Tom'un muhtemelen sana ödünç verebileceği fazla bir kalemi vardır.

I'll lend you my book.

Sana kitabımı ödünç vereceğim.

I'm not stupid enough to lend him money.

Ona borç verecek kadar aptal değilim.

I hope you didn't lend Tom any money.

Tom'a hiç ödünç para vermediğini umuyorum.

I had to lend Tom money so he could pay his rent.

Kirasını ödeyebilsin diye Tom'a parayı ödünç vermek zorunda kaldım.

Please lend me your dictionary.

Lütfen sözlüğünü bana ödünç ver.

Could you lend me a hand?

Bana yardım edebilir misin?

I'll lend you the book as soon as I'm done reading it.

Okumayı bitirir bitirmez kitabı sana vereceğim.

Please lend me your dictionary.

Sözlüğünü bana ödünç ver, lütfen.

I'll lend you any book that I have, as long as you keep it clean.

Temiz tuttuğun sürece, sana sahip olduğum herhangi bir kitabı veririm.

Do you have 5,000 yen you could lend me?

Bana ödünç verebileceğin 5,000 yen'in var mı?