Translation meaning & definition of the word "leaning" into Turkish language
Türk diline "eğilmek" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Leaning
[Eğilim]/linɪŋ/
noun
1. An inclination to do something
- "He felt leanings toward frivolity"
- synonym:
- leaning ,
- propensity ,
- tendency
1. Bir şey yapma eğilimi
- "Umutsuzluğa doğru eğilmeyi hissetti"
- eşanlamlı:
- eğilme ,
- eğilim
2. A natural inclination
- "He has a proclivity for exaggeration"
- synonym:
- proclivity ,
- propensity ,
- leaning
2. Doğal bir eğilim
- "Abartıcılık eğilimi var"
- eşanlamlı:
- eğilim ,
- eğilme
3. The property possessed by a line or surface that departs from the vertical
- "The tower had a pronounced tilt"
- "The ship developed a list to starboard"
- "He walked with a heavy inclination to the right"
- synonym:
- tilt ,
- list ,
- inclination ,
- lean ,
- leaning
3. Dikeyden ayrılan bir çizgi veya yüzeyin sahip olduğu özellik
- "Kulenin belirgin bir eğimi vardı"
- "Gemi sancak için bir liste geliştirdi"
- "Sağda ağır bir eğimle yürüdü"
- eşanlamlı:
- eğim ,
- liste ,
- yalın ,
- eğilme
4. The act of deviating from a vertical position
- synonym:
- leaning
4. Dikey bir konumdan sapma eylemi
- eşanlamlı:
- eğilme
adjective
1. Departing or being caused to depart from the true vertical or horizontal
- "The leaning tower of pisa"
- "The headstones were tilted"
- synonym:
- atilt ,
- canted ,
- leaning ,
- tilted ,
- tipped
1. Gerçek dikey veya yataydan ayrılma veya ayrılmaya neden olma
- "Pisa'nın eğik kulesi"
- "Mezarlar eğikti"
- eşanlamlı:
- yaltaklanmış ,
- hıyar ,
- eğilme ,
- eğik ,
- uçlu
Examples of using
Who's that guy leaning against your car?
Arabana dayanan şu adam kim?
Tom was leaning up against the wall.
Tom duvara dayanıyordu.
Tom was leaning against the wall.
Tom duvara dayanıyordu.