Translation meaning & definition of the word "leak" into Turkish language
Türk diline "sızmak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Leak
[Sızıntı]noun
1. An accidental hole that allows something (fluid or light etc.) to enter or escape
- "One of the tires developed a leak"
- synonym:
- leak
1. Bir şeyin (sıvı veya ışık vb.) girmesine veya kaçmasına izin veren kazara bir delik
- "Lastiklerden biri sızıntı geliştirdi"
- eşanlamlı:
- sızıntı
2. Soft watery rot in fruits and vegetables caused by fungi
- synonym:
- leak
2. Mantarların neden olduğu meyve ve sebzelerde yumuşak sulu çürük
- eşanlamlı:
- sızıntı
3. A euphemism for urination
- "He had to take a leak"
- synonym:
- leak ,
- wetting ,
- making water ,
- passing water
3. İdrar için bir örtmece
- "Bir sızıntı almak zorunda kaldı"
- eşanlamlı:
- sızıntı ,
- ıslatma ,
- su yapma ,
- geçen su
4. The discharge of a fluid from some container
- "They tried to stop the escape of gas from the damaged pipe"
- "He had to clean up the leak"
- synonym:
- escape ,
- leak ,
- leakage ,
- outflow
4. Bir sıvının bir kabdan boşaltılması
- "Hasarlı borudan gaz kaçışını durdurmaya çalıştılar"
- "Payı temizlemek zorunda kaldı"
- eşanlamlı:
- kaçmak ,
- sızıntı
5. Unauthorized (especially deliberate) disclosure of confidential information
- synonym:
- leak ,
- news leak
5. Gizli bilgilerin yetkisiz (özellikle kasıtlı) açıklanması
- eşanlamlı:
- sızıntı ,
- haber sızıntısı
verb
1. Tell anonymously
- "The news were leaked to the paper"
- synonym:
- leak
1. Anonim olarak söyle
- "Haberler gazeteye sızdırıldı"
- eşanlamlı:
- sızıntı
2. Be leaked
- "The news leaked out despite his secrecy"
- synonym:
- leak ,
- leak out
2. Sızdırılmak
- "Gizliliğine rağmen haberler sızdı"
- eşanlamlı:
- sızıntı ,
- sızdırmak
3. Enter or escape as through a hole or crack or fissure
- "Water leaked out of the can into the backpack"
- "Gas leaked into the basement"
- synonym:
- leak
3. Bir delikten veya çatlaktan veya çatlaktan veya çatlaktan içeri girin veya kaçının
- "Su kutudan sırt çantasına sızdı"
- "Bodrumdan gaz sızdı"
- eşanlamlı:
- sızıntı
4. Have an opening that allows light or substances to enter or go out
- "The container leaked gasoline"
- "The roof leaks badly"
- synonym:
- leak
4. Işığın veya maddelerin içeri girmesine veya dışarı çıkmasına izin veren bir açıklığa sahip olun
- "Kaptan benzin sızdırdı"
- "Çatı kötü sızıyor"
- eşanlamlı:
- sızıntı