Translation meaning & definition of the word "leaden" into Turkish language
Türk diline "leaden" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Leaden
[Kurşuni]/lɛdən/
adjective
1. Darkened with overcast
- "A dark day"
- "A dull sky"
- "The sky was leaden and thick"
- synonym:
- dull ,
- leaden
1. Bulutlu ile karardı
- "Karanlık bir gün"
- "Sıkıcı bir gökyüzü"
- "Gökyüzü kurşunlu ve kalındı"
- eşanlamlı:
- sıkıcı ,
- kurşuni
2. Made heavy or weighted down with weariness
- "His leaden arms"
- "Weighted eyelids"
- synonym:
- leaden ,
- weighted
2. Yorgunluk ile ağır veya ağırlaştırılmış
- "Onun kurşun kolları"
- "Ağırlıklı göz kapakları"
- eşanlamlı:
- kurşuni ,
- ağırlıklı
3. Made of lead
- "A leaden weight"
- synonym:
- leaden
3. Kurşundan yapılmış
- "Bir kurşun ağırlığı"
- eşanlamlı:
- kurşuni
4. (of movement) slow and laborious
- "Leaden steps"
- synonym:
- leaden ,
- plodding
4. (hareket halinde) yavaş ve zahmetli
- "Leaden adımları"
- eşanlamlı:
- kurşuni ,
- hantal
5. Lacking lightness or liveliness
- "Heavy humor"
- "A leaden conversation"
- synonym:
- heavy ,
- leaden
5. Hafiflik veya canlılık eksikliği
- "Ağır mizah"
- "Bir kurşun konuşma"
- eşanlamlı:
- ağır ,
- kurşuni