Translation meaning & definition of the word "launch" into Turkish language
Türk diline "fırlatma" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Launch
[Başlatmak]/lɔnʧ/
noun
1. A motorboat with an open deck or a half deck
- synonym:
- launch
1. Açık güverte veya yarım güverte ile bir motorlu tekne
- eşanlamlı:
- başlatmak
2. The act of propelling with force
- synonym:
- launching ,
- launch
2. Kuvvetle itme eylemi
- eşanlamlı:
- yayınlama ,
- başlatmak
verb
1. Set up or found
- "She set up a literacy program"
- synonym:
- establish ,
- set up ,
- found ,
- launch
1. Kurmak veya bulmak
- "O bir okuryazarlık programı kurdu"
- eşanlamlı:
- belirlemek ,
- kurmak ,
- bulundu ,
- başlatmak
2. Propel with force
- "Launch the space shuttle"
- "Launch a ship"
- synonym:
- launch
2. Zorla itmek
- "Uzay mekiğini fırlat"
- "Gemiyi fırlat"
- eşanlamlı:
- başlatmak
3. Launch for the first time
- Launch on a maiden voyage
- "Launch a ship"
- synonym:
- launch
3. İlk kez fırlat
- İlk yolculuğa çıkın
- "Gemiyi fırlat" dır"
- eşanlamlı:
- başlatmak
4. Begin with vigor
- "He launched into a long diatribe"
- "She plunged into a dangerous adventure"
- synonym:
- plunge ,
- launch
4. Canlılıkla başlamak
- "Uzun bir diatribe başlattı"
- "Tehlikeli bir maceraya atıldı"
- eşanlamlı:
- daldırmak ,
- başlatmak
5. Get going
- Give impetus to
- "Launch a career"
- "Her actions set in motion a complicated judicial process"
- synonym:
- launch ,
- set in motion
5. Başlamak
- Hız vermek
- "Bir kariyer başlatın"
- "Eylemleri karmaşık bir yargı sürecini harekete geçirdi"
- eşanlamlı:
- başlatmak ,
- harekete geçirmek
6. Smoothen the surface of
- "Launch plaster"
- synonym:
- launch
6. Yüzeyini yumuşatmak
- "Fırlatma sıva"
- eşanlamlı:
- başlatmak
Examples of using
They decided to launch a major attack.
Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler.
Better to extend an olive branch than launch a missile.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
He is planning to launch his business.
İşini kurmayı planlıyor.