Translation meaning & definition of the word "laugh" into Turkish language
Türk diline "gülmek" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Laugh
[Gülüş]/læf/
noun
1. The sound of laughing
- synonym:
- laugh ,
- laughter
1. Gülmenin sesi
- eşanlamlı:
- gülüş
2. A facial expression characteristic of a person laughing
- "His face wrinkled in a silent laugh of derision"
- synonym:
- laugh
2. Gülen bir kişinin yüz ifadesi özelliği
- "Yüzü sessiz bir alay gülüşünde kırıştı"
- eşanlamlı:
- gülüş
3. A humorous anecdote or remark intended to provoke laughter
- "He told a very funny joke"
- "He knows a million gags"
- "Thanks for the laugh"
- "He laughed unpleasantly at his own jest"
- "Even a schoolboy's jape is supposed to have some ascertainable point"
- synonym:
- joke ,
- gag ,
- laugh ,
- jest ,
- jape
3. Kahkahayı kışkırtmak için mizahi bir anekdot veya yorum
- "Çok komik bir fıkra anlattı"
- "Bir milyon geyik biliyor"
- "Gülüşmeler için teşekkürler"
- "Kendi eğlencesine tatsızca güldü"
- "Bir okul çocuğunun şakasının bile belli bir noktaya sahip olması gerekir"
- eşanlamlı:
- şaka ,
- öğürmek ,
- gülüş ,
- alay
verb
1. Produce laughter
- synonym:
- laugh ,
- express joy ,
- express mirth
1. Kahkaha atmak
- eşanlamlı:
- gülüş ,
- neşeyi ifade etmek
Examples of using
Tom realized Mary was expecting him to laugh, so he started laughing.
Tom Mary'nin kendisinin gülmesini beklediğini fark etti, bu yüzden gülmeye başladı.
He made me laugh.
O beni güldürdü.
Don't laugh at her mistake.
Hatasına gülme.