Translation meaning & definition of the word "lasting" into Turkish language
Türk diline "kalıcı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Lasting
[Kalıcı]/læstɪŋ/
adjective
1. Continuing or enduring without marked change in status or condition or place
- "Permanent secretary to the president"
- "Permanent address"
- "Literature of permanent value"
- synonym:
- permanent ,
- lasting
1. Durum, durum veya yerdeki belirgin değişiklik olmadan devam etmek veya kalıcı olmak
- "Başkanın daimi sekreteri"
- "Kalıcı adres"
- "Kalıcı değerin edebiyatı"
- eşanlamlı:
- daimi ,
- kalıcı
2. Existing for a long time
- "Hopes for a durable peace"
- "A long-lasting friendship"
- synonym:
- durable ,
- lasting ,
- long-lasting ,
- long-lived
2. Uzun zamandır mevcut
- "Kalıcı bir barış umudu"
- "Uzun süreli dostluk"
- eşanlamlı:
- dayanıklı ,
- kalıcı ,
- uzun süreli ,
- uzun ömürlü
3. Retained
- Not shed
- "Persistent leaves remain attached past maturity"
- "The persistent gills of fishes"
- synonym:
- persistent ,
- lasting
3. Tutmak
- Dökülmez
- "Kalıcı yapraklar olgunluğu geçmiş olarak bağlı kalır"
- "Balıkların kalıcı solungaçları"
- eşanlamlı:
- kalıcı
4. Lasting a long time without change
- "A lasting relationship"
- synonym:
- lasting
4. Değişmeden uzun süre devam eder
- "Sürekli bir ilişki"
- eşanlamlı:
- kalıcı
Examples of using
The war lasting for years impoverished the country.
Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.
The scenery of the Alps left a lasting impression on me.
Alplerin manzarası bende kalıcı bir izlenim bıraktı.