Translation meaning & definition of the word "landscape" into Turkish language

noun

1. An expanse of scenery that can be seen in a single view

synonym:
• landscape

1. Tek bir görünümde görülebilen bir manzara

eşanlamlı:
• peyzaj

2. Painting depicting an expanse of natural scenery

synonym:
• landscape

2. Doğal manzaranın genişliğini tasvir eden resim

eşanlamlı:
• peyzaj

3. A genre of art dealing with the depiction of natural scenery

synonym:
• landscape
,
• landscape painting

3. Doğal manzaranın tasviriyle uğraşan bir sanat türü

eşanlamlı:
• peyzaj
,
• peyzaj ressamlığı

4. An extensive mental viewpoint

• "The political landscape looks bleak without a change of administration"

• "We changed the landscape for solving the problem of payroll inequity"

synonym:
• landscape

4. Geniş bir zihinsel bakış açısı

• "Siyasi manzara, yönetim değişikliği olmadan kasvetli görünüyor"

• "Bordro eşitsizliği sorununu çözmek için manzarayı değiştirdik"

eşanlamlı:
• peyzaj

verb

1. Embellish with plants

• "Let's landscape the yard"

synonym:
• landscape

1. Bitkilerle süslemek

• "Yaralı manzara edelim"

eşanlamlı:
• peyzaj

2. Do landscape gardening

• "My sons landscapes for corporations and earns a good living"

synonym:
• landscape

2. Peyzaj bahçeciliği yapın

• "Oğullarım şirketler için manzaralar yapıyor ve iyi bir yaşam kazanıyor"

eşanlamlı:
• peyzaj

Examples of using

Dictator's fall will upend political landscape.

Ditatörün devrilmesi siyasi manzarayı alt üst edecek.

A dreary landscape spread out for miles in all directions.

Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.

We want to bring language tools to the next level. We want to see innovation in the language learning landscape. And this cannot happen without open language resources which cannot be built without a community which cannot contribute without efficient platforms.

Biz dil araçlarını bir sonraki seviyeye getirmek istiyoruz.Biz dil öğrenme manzarasında yenilik görmek istiyoruz.Ve bu, bir topluluk olmadan inşa edilemeyen verimli platformlar olmadan katkıda bulunamayan açık dil kaynakları olmadan olamaz.

He addressed my full attention to the landscape outside.

Bütün dikkatimi dışarıdaki manzaraya yöneltti.

He took a picture of the beautiful landscape.

Güzel manzaranın bir resmini çekti.

I gazed out of the window at the landscape.

Pencereden dışarı manzaraya baktım.

The landscape is unfamiliar to me.

Manzara bana tanıdık değil.