Translation meaning & definition of the word "laid" into Turkish language

adjective

1. Set down according to a plan:"a carefully laid table with places set for four people"

• "Stones laid in a pattern"

synonym:
• laid
,
• set

1. Bir plana göre ayarlayın:"dört kişi için ayarlanmış yerleri olan özenle döşenmiş bir masa"

• "Bir desene döşenmiş taşlar"

eşanlamlı:
• koymak
,
• set

Examples of using

Tom laid the baby down on a blanket.

Tom bebeği bir battaniyenin üstüne yatırdı.

Tom removed his pistol from his shoulder holster and laid it on the table.

Tom silahını kılıfından çıkardı ve onu masaya bıraktı.

She laid the magazine on the table.

O, dergiyi masaya koydu.

Tom was laid off.

Tom işten çıkarıldı.

That chicken hasn't laid any eggs recently.

O tavuk son zamanlarda hiç yumurtlamadı.

That chicken hasn't laid any eggs lately.

O tavuk son zamanlarda hiç yumurta yumurtlamadı.

She laid down the gun on the floor.

O silahı yere bıraktı.

He laid down the gun on the floor.

O silahı yere bıraktı.

I've been laid off.

İşten uzaklaştırıldım.

We've all been laid off.

Hepimiz işten çıkarıldık.

Tom couldn't completely rule out the possibility that he might be laid off from work.

Tom işten çıkarılabileceği ihtimalini tamamen göz ardı edmedi.

Tom laid all his cards on the table.

Tom, tüm kartlarını masaya yatırdı.

Tom laid his keys on the kitchen table.

Tom anahtarlarını mutfak masasına koydu.

Tom doesn't know it yet, but he's going to get laid off.

Tom onu henüz bilmiyor fakat işten çıkartılacak.

Father got laid off.

Baba işten kovuldu.

The company laid off five people.

Firma beş kişiyi kovdu.

General Motors laid off 76,000 of its workers.

General Motors 76.000 işçisini işten çıkarttı.

He laid on his back.

O sırt üstü uzandı.

She laid the work on him.

O işi ona yükledi.

Supper was laid out on the table.

Akşam yemeği masanın üzerine konuldu.