Translation meaning & definition of the word "knowing" into Turkish language
Türk diline "bilme" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Knowing
[Bilgisi olan]/noʊɪŋ/
noun
1. A clear and certain mental apprehension
- synonym:
- knowing
1. Açık ve belirli bir zihinsel kaygı
- eşanlamlı:
- bilen
adjective
1. Evidencing the possession of inside information
- synonym:
- knowing ,
- wise(p) ,
- wise to(p)
1. İç bilgi bulundurulduğunu kanıtlama
- eşanlamlı:
- bilen ,
- bilge(p) ,
- bilge için(p)
2. Characterized by conscious design or purpose
- "Intentional damage"
- "A knowing attempt to defraud"
- "A willful waste of time"
- synonym:
- intentional ,
- knowing
2. Bilinçli tasarım veya amaç ile karakterize edilir
- "Kasıtlı hasar"
- "Sahtekarlık yapmayı bilen bir girişim"
- "Kasıtlı zaman kaybı"
- eşanlamlı:
- kasıtlı ,
- bilen
3. Alert and fully informed
- "A knowing collector of rare books"
- "Surprisingly knowledgeable about what was going on"
- synonym:
- knowledgeable ,
- knowing
3. Uyarı ve tamamen bilgilendirilmiş
- "Nadir kitapların bir koleksiyoncusu"
- "Ne olduğu hakkında şaşırtıcı derecede bilgili"
- eşanlamlı:
- bilgili ,
- bilen
4. Highly educated
- Having extensive information or understanding
- "Knowing instructors"
- "A knowledgeable critic"
- "A knowledgeable audience"
- synonym:
- knowing ,
- knowledgeable ,
- learned ,
- lettered ,
- well-educated ,
- well-read
4. Yüksek eğitimli
- Kapsamlı bilgi veya anlayışa sahip olmak
- "Eğitmenleri tanımak"
- "Bilgin bir eleştirmen"
- "Bilgin bir izleyici"
- eşanlamlı:
- bilen ,
- bilgili ,
- öğrenmek ,
- okumuş ,
- i̇yi eğitimli
Examples of using
Not knowing what to do is the biggest problem.
Ne yapacağını bilmemek en büyük sorundur.
It was nice knowing you.
Seninle tanışmak güzeldi.
Tom can't figure out how Mary was able to plan a surprise party without him knowing about it.
Tom onun hakkında ona haber vermeden Mary'nin sürpriz bir partiyi nasıl planlayacağını çözemiyor.