Translation meaning & definition of the word "knot" into Turkish language
Türk diline "düğüm" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Knot
[Düğüm]noun
1. A tight cluster of people or things
- "A small knot of women listened to his sermon"
- "The bird had a knot of feathers forming a crest"
- synonym:
- knot
1. Sıkı bir insan ya da eşya kümesi
- "Küçük bir düğüm kadın vaazını dinledi"
- "Kuşun bir tepeyi oluşturan bir tüy düğümü vardı"
- eşanlamlı:
- düğüm
2. Any of various fastenings formed by looping and tying a rope (or cord) upon itself or to another rope or to another object
- synonym:
- knot
2. Bir ipin (veya kordonun) kendi üzerine veya başka bir ipe veya başka bir nesneye bağlanması ve bağlanmasıyla oluşan çeşitli bağlantılardan herhangi biri
- eşanlamlı:
- düğüm
3. A hard cross-grained round piece of wood in a board where a branch emerged
- "The saw buckled when it hit a knot"
- synonym:
- knot
3. Bir dalın ortaya çıktığı bir tahtada sert çapraz taneli yuvarlak bir tahta parçası
- "Testere bir düğüme çarptığında bükülmüş"
- eşanlamlı:
- düğüm
4. Something twisted and tight and swollen
- "Their muscles stood out in knots"
- "The old man's fists were two great gnarls"
- "His stomach was in knots"
- synonym:
- knot ,
- gnarl
4. Bir şey bükülmüş, sıkı ve şişmiş
- "Kasları düğümlerle göze çarpıyordu"
- "Yaşlı adamın yumrukları iki büyük narketti"
- "Mide düğümler içindeydi"
- eşanlamlı:
- düğüm ,
- budak
5. A unit of length used in navigation
- Exactly 1,852 meters
- Historically based on the distance spanned by one minute of arc in latitude
- synonym:
- nautical mile ,
- mile ,
- mi ,
- naut mi ,
- knot ,
- international nautical mile ,
- air mile
5. Navigasyonda kullanılan bir uzunluk birimi
- Tam olarak 1852 metre
- Tarihsel olarak, enlemde bir dakikalık yay ile yayılan mesafeye dayanır
- eşanlamlı:
- deniz mili ,
- mil ,
- mi ,
- naut mi ,
- düğüm ,
- uluslararası deniz mili ,
- hava mili
6. Soft lump or unevenness in a yarn
- Either an imperfection or created by design
- synonym:
- slub ,
- knot ,
- burl
6. Bir iplikte yumuşak yumru veya düzensizlik
- Bir kusur ya da tasarım tarafından yaratılmış
- eşanlamlı:
- tokatlamak ,
- düğüm ,
- mırıldamak
7. A sandpiper that breeds in the arctic and winters in the southern hemisphere
- synonym:
- knot ,
- greyback ,
- grayback ,
- Calidris canutus
7. Arktik'te üreyen ve güney yarımkürede kışlayan bir kumpacı
- eşanlamlı:
- düğüm ,
- gri balina ,
- Calidris canutus
verb
1. Make into knots
- Make knots out of
- "She knotted her fingers"
- synonym:
- knot
1. Düğüm atmak
- Düğüm atmak
- "Parmaklarını düğümledi"
- eşanlamlı:
- düğüm
2. Tie or fasten into a knot
- "Knot the shoelaces"
- synonym:
- knot
2. Bir düğüme bağlayın veya bağlayın
- "Ayakkabı bağcıklarını değil"
- eşanlamlı:
- düğüm
3. Tangle or complicate
- "A ravelled story"
- synonym:
- ravel ,
- tangle ,
- knot
3. Karışmak veya karmaşıklaştırmak
- "Korkunç bir hikaye"
- eşanlamlı:
- çapulculuk ,
- düğüm