Translation meaning & definition of the word "keen" into Turkish language
Türk diline "keen" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Keen
[Hevesli]/kin/
noun
1. A funeral lament sung with loud wailing
- synonym:
- keen
1. Yüksek sesle ağlayarak söylenen bir cenaze ağıtı
- eşanlamlı:
- hevesli
verb
1. Express grief verbally
- "We lamented the death of the child"
- synonym:
- lament ,
- keen
1. Kederi sözlü olarak ifade etmek
- "Çocuğun ölümüne ağladık"
- eşanlamlı:
- ağlamak ,
- hevesli
adjective
1. Having or demonstrating ability to recognize or draw fine distinctions
- "An acute observer of politics and politicians"
- "Incisive comments"
- "Icy knifelike reasoning"
- "As sharp and incisive as the stroke of a fang"
- "Penetrating insight"
- "Frequent penetrative observations"
- synonym:
- acute ,
- discriminating ,
- incisive ,
- keen ,
- knifelike ,
- penetrating ,
- penetrative ,
- piercing ,
- sharp
1. İnce ayrımları tanıma veya çizme yeteneğine sahip olmak veya göstermek
- "Siyaset ve politikacıların akut gözlemcisi"
- "Etkileyici yorumlar"
- "Buzlu bıçak gibi akıl yürütme"
- "Bir dişin vuruşu kadar keskin ve keskin"
- "Çarpıcı içgörü"
- "Sık penetratif gözlemler"
- eşanlamlı:
- akut ,
- ayrımcılık ,
- keskin ,
- hevesli ,
- bıçak gibi ,
- delici ,
- etkili ,
- pirsing
2. Intense or sharp
- "Suffered exquisite pain"
- "Felt exquisite pleasure"
- synonym:
- exquisite ,
- keen
2. Yoğun veya keskin
- "Müdahale nefis ağrı"
- "Keçkek nefis zevk"
- eşanlamlı:
- nefis ,
- hevesli
3. Very good
- "He did a bully job"
- "A neat sports car"
- "Had a great time at the party"
- "You look simply smashing"
- synonym:
- bang-up ,
- bully ,
- corking ,
- cracking ,
- dandy ,
- great ,
- groovy ,
- keen ,
- neat ,
- nifty ,
- not bad(p) ,
- peachy ,
- slap-up ,
- swell ,
- smashing
3. Çok iyi
- "Zorba işi yaptı"
- "Temiz bir spor araba"
- "Partide harika zaman geçirdim"
- "Sadece ezilmiş görünüyorsun"
- eşanlamlı:
- müthiş ,
- zorba ,
- mantarlama ,
- çatlama ,
- zarif ,
- harika ,
- hevesli ,
- temiz ,
- güzel ,
- fena değil(p) ,
- şeftali gibi ,
- mükemmel ,
- kabarmak ,
- ezici
4. Painful as if caused by a sharp instrument
- "A cutting wind"
- "Keen winds"
- "Knifelike cold"
- "Piercing knifelike pains"
- "Piercing cold"
- "Piercing criticism"
- "A stabbing pain"
- "Lancinating pain"
- synonym:
- cutting ,
- keen ,
- knifelike ,
- piercing ,
- stabbing ,
- lancinate ,
- lancinating
4. Keskin bir alet yüzünden acı verici
- "Kesen bir rüzgar"
- "Keen rüzgarları"
- "Knifelike soğuk"
- "Delici bıçak ağrıları"
- "Soğuk delici"
- "Eleştiriyi celp"
- "Bıçaklama ağrısı"
- "Kirletici ağrı"
- eşanlamlı:
- kesme ,
- hevesli ,
- bıçak gibi ,
- pirsing ,
- saplama ,
- sersemletmek ,
- lansman
5. Having a sharp cutting edge or point
- "A keen blade"
- synonym:
- keen
5. Keskin bir kesme kenarı veya noktasına sahip olmak
- "Korkunç bir bıçak"
- eşanlamlı:
- hevesli
Examples of using
You have a keen sense of direction.
Keskin bir yön duygusuna sahipsin.
She is keen to go abroad.
O yurt dışına gitmek için hevesli.
He is keen on science.
O bilime hevesli.